‘Vali hanıma acısız bir Adana!’ – Ali Haydar Nergis – Son Dakika Pazar Yazıları Haberleri



1990’lı yılların başlarıydı. Güney İsveç’in Malmö kentindeki bir dil okulunda, “yetenek ve yeterlilik (liyakat)” konusu tartışılıyordu. Öğretmen, tahtaya astığı ilandaki ayrıntılara dikkat çekiyordu. Güney İsveç’te, sosyal demokrat eğilimli bir yerel gazete, ilan yoluyla genel yayın yönetmeni arıyordu. Adaylarda aranan en önemli özellik, bizim “liyakat” dediğimiz yeterlilik, yetenek ve yaratıcılıktı. Oluşturulan bir seçici kurul, genel yayın yönetmeni olmak isteyenleri gazetenin yayın ilkeleri doğrultusunda tek tek değerlendirilecek; sözlü görüşmeye çağıracak, uygun bulunacak kişi gazetenin genel yayın yönetmeni olacaktı.

TORPİL OLMAZ…

Dersin ana fikrine göre İsveç’in devlet kurumları ve özel sektörde torpil ve insan kayırma yaygın değildi. Herkes ince eleklerden geçirilerek deneyim, birikim ve yeteneğine göre işe yerleştiriliyordu.

Asya’dan, Afrika’dan, Balkan ülkelerinden gelen dil okulu öğrencileri, İsveççelerini geliştirmek için sürekli ders çalışıyor. Türkiye’deki 12 Mart ve 12 Eylül öncesinde siyasal olayların içinde yer almış İbrahim ve birkaç arkadaşı da Türkçenin üstesinden hakkıyla gelmişler de; İsveç dilinde siyasi tartışmalar yapıyordu. O harala gürele arasında gazete ve genel yayın yönetmeni konusu unutuldu. Birkaç hafta sonra öğretmen, elinde fotoğraflı bir gazete derse girdi, sonucu açıkladı: Yerel gazetenin üç çalışanı da genel yayın yönetmeni olmak için başvuruda bulunmuştu. Elemeler sonucunda, uzun yıllar gazetenin yazıişleri kadrosunda yer almış, deneyimli, ak saçlı bir kadın gazeteci genel yayın yönetmeni olmuştu. Türkiye’den göçen İbrahim, her zamanki “muhalif” tavrıyla atamayı eleştirdi. Ona göre bu seçim yöntemi, İsveç’in yönetim şekline yapılmış güzellemeden başka bir şey değildi. Genel yayın yönetmeni, ilan verilmeden, kurul kararı olmadan da seçilebilirdi. Öğretmen, eleştiriyi dikkatle dinledi. Herhangi bir karşı savda bulunmadı.  Bu uygulama, İsveç’te etik bir kuraldı. Bahçe düzenlemesi yapacak bahçıvan seçerken bile ayırım yapılmadan, duyuru yoluyla işin “ehline” verilmesi gerekirdi…

ARADAN 30 YIL GEÇMİŞ

Geçtiğimiz haftalarda başkent Stockholm’ün genç kadın valisi Anna Kinberg Batra’nın istifa etmek zorunda kalması, 1990’lı yıllardaki o genel yayın yönetmeni seçimini anımsattı… Stockholm’ün eski bir işçi ve göçmen semti olan Södermalm’de, Türklerin işlettiği kebap dükkânında siparişi alan görevli mutfağa doğru seslendi: “Vali hanıma acısız bir Adana!” Gözler o yöne çevrildi… Sırada bekleyen zayıf, ufak tefek kadın, bakışları gülümseyerek karşıladı. Adı, Anna Kinberg Batra idi. 54 yaşındaydı. Hint komedyen David Batra ile evliydi. Birkaç hafta öncesine dek gerçekten de Stockholm valisiydi. İktidardaki muhafazakâr Ilımlı Parti’nin de bir önceki genel başkanıydı. Parti liderliğinde başarısız bulunarak yeniden aday olmaması sağlanmış, sonra da Stockholm Valiliği’ne atanmıştı. Ancak Batra, çok iyi bilmesi gereken bir altın kuralı ihlal etmişti. Görevin gerektirdiği deneyime sahip olmayan iki kişiyi, ilan vermeden, yetkili kurulların onayından geçirmeden işe almıştı. Bu, daha önce parti liderlerinin, başbakanların, bakanların başını yiyen affedilmez bir hataydı. 

Uygunsuz atamayı, sosyal demokrat eğilimli Aftonbladet gazetesi ortaya çıkarmıştı. Sonrasında ortalık karıştı. Genel Hukuk Müşavirliği ve ombudsmanlar devreye girdi. Kamu düzeninden sorumlu Sivil İşler Bakanı Erik Slottner, devlet televizyonu SVT’ye yaptığı açıklamada, durumun kabul edilemez olduğunu belirterek “Hukuk müşavirliği ve ombudsmanların raporlara göre ortaya çıkan güven krizini aşmamız mümkün değildir. Anna Kinberg Batra istifa etmek zorundadır” dedi. Ardından Başbakan Ulf Kristersson’un mesajı geldi: “Hangi birimde ve kim olursa olsun, görevini halkın güvenini sürdürecek şekilde yürütmek zorundadır. Güven, İsveç toplumunun en güzel özelliklerden biridir. Bu güven sarsılmamalı, Vali, istifa etmelidir.”

VE İSTİFA GELDİ

Stockholm İl Yönetim Kurulu, Batra’nın istifasını iki satırlık bir ileti ile duyurmak zorunda kaldı. İletişim sorumlusu Jonas Johansson, SVT’ye gönderdiği bir epostada,”Anna Kinberg Batra, hükümetin değerlendirmesine saygı duyuyor” demekle yetindi. 

Batra, şu sıralar işsiz, ama “mağdur” değil. İsveç yasalarına göre görev süresinin sonu olan 2029’a dek çalışmadan her ay 122 bin İsveç Kronu (yaklaşık 400 bin TL) maaş alacak… Batra’nın üyesi olduğu sendika Saco-S de durumdan memnun; yaşanan olumsuzluklardan sonra Batra açısından “rahatlama sağlandığını” bildirdi.

Olayın etkisinden çabuk atlatan eski vali, komedyen eşi David ile birlikte eğlence yerlerinde, aşevlerinde, dinlence yerlerinde görülüyor. Bazı günler de yalnız dolaşıyor. Stockholm, Södermalm’de, Konyalı yurttaşlarımızın işlettiği kebap dükkanında vali hanımın siparişi çabucak hazırlandı. Anna Kinberg Batra, paketi aldı, gülümseyerek uzaklaştı…



Source link

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir