Necmi ÇELİK
Lojistik sektöründe faaliyet gösteren ve Türkiye’nin üç özel demiryolu tren işletmecisinden (DTİ) biri olan Pasifik Eurasia’nın Yönetim Kurulu Başkanı F. Nusret Dur, Türkiye’yi lojistik üs yapma hedefinde Orta Koridor’un önemine değinerek, “Orta Koridor ile ilgili Çin’de yaptığımız son görüşmeler ve çerçeve sözleşmeler sayesinde Çin’in Orta Koridora bakış değişecek ve büyük bir potansiyel Türkiye’ye kayacak. Ana hedefimizde Çin’den başlayıp Avrupa’ya kadar tek bir muhatap ile kapıdan kapıya bir teslim modeli geliştirerek bu koridorun etkinliği ve verimliliği artırmak var” dedi.
İstanbul’da basınla bir sohbet toplantısı düzenleyen Nusret Dur, “2024’ü 50 milyon dolar bir ciroyla kapatmayı hedeflediklerini belirterek “2025 yılında ise ciromuzu üçe katlayacağız. Bu hedefte hem yeni konjonktürel gelişmeler hem DTİ olarak yaptığımız yatırımlar, hem terminal yatırımlarıyla elde edeceğimiz gelirler önemli rol oynayacak” diye konuştu.
Pasifik Eurasia’nın terminal ve alt yapı yatırımlarının 2024’te de devam ettiğini kaydeden Nusret Dur,“2025’te biraz hızlanacağız. 2025’i potansiyel olarak görmemizin en büyük etkeni aslında Çin’e yaptığımız ziyaretler sonrası Orta Koridordaki potansiyeldir. Pasifik Eurasia’nın büyüme beklentisinde üç önemli etken var. Birincisi DTİ olarak faaliyete başlamamız. İkinci Çin’de yaptığımız görüşmeler ve hattın açılmasından sonra buradaki potansiyelin Türkiye’ye akması bize olumlu yansıyacak.
Üçüncüsü ise 2024 yılının ocak ayında yeşil lojistik belgemizi aldık. Bunun da kritik bir önemi var. Bu belge karbon ayak izi konusu Avrupa taşımalarında, özellikle ihracat yapan firmalarda 2026 yılı itibariyle daha da önemli olacak. Vergi boyutunda da Avrupa’daki regülasyonlar karbon ayak izi azaltılmazsa ilave maliyetler getirecek” dedi.
Özel üçüncü tren işletmecisi olduk
2024 yılının kapasite artış çalışmalarının tamamlanmasıyla yılın ikinci yarısı itibariyle hızlı ciro artışının gerçekleştiği bir dönem olduğunu vurgulayan Nusret Dur şu bilgileri verdi; “Türkiye’deki ilk demiryolu tren işletmecisi TCDD Taşımacılık’tır. 2017 yılında özel sektörden iki şirket daha DTİ oldu. Bunların da kuruluş amacı yurtiçindeki kendi yüklerini kendi ekipmanları, vagonları ve lokomotifleriyle taşımaktı. Aslında DTİ’ler temel olarak, alt yapı yani rayları kullanma hizmetini TCDD’den satın alıyorlar. Tükettikleri elektrik parasını TCDD’ye ödüyorlar. Lokomotif ve vagonları kendileri kiralıyor ya da satın alıyorlar.
Personeli de kendileri istihdam ediyorlar. Biz de bu yıl yaklaşık 1,5 yıldır süren çalışmaları tamamlayarak, müsaademizi aldık. 18 Ekim 2024 itibariyle ilk trenimizi Avrupa’ya uğurladık ve sonuçta Türkiye’de özel sektördeki üçüncü DTİ olduk. Ama burada bir farkımız var. Diğer iki DTİ kendi yüklerini taşımak amacıyla oluşturdukları yurt içi taşıma yaptıkları bir sistematikteyken, biz bütün sektörlere kapımızı açarak Avrupa’yı da merkeze oturttuğumuz bir DTİ sistemi kurduk. Biz zaten mevcutta Avrupa’ya yapılan uluslararası taşımaların yüzde 30’una yakınını Pasifik Eurasia olarak yapıyoruz. DTİ olarak iş hacmimizi büyütmeyi ve kapasitemizi yüzde 45-50 daha artırmayı hedefliyoruz.”
BTK hattı yılda 1 milyon ton yük taşıyor
Yaptıkları hamlelerden birinin de doğu coğrafyasıyla olan ticareti batıya bağlayıp Avrupa ile konsolide etmek olduğunu kaydeden Nusret Dur şunları söyledi; “Biz bu süreçte Avrupa’nın önde gelen lojistik firmalarıyla da ciddi anlaşmalar yaptık. Bunlarla iş ortaklıkları yaptık. Ana hedefimizde Çin’den başlayıp Avrupa’ya kadar tek bir muhatap ile kapıdan kapıya bir teslim modeli geliştirerek bu koridorun etkinliği ve verimliliği artırmak var. Uluslararası taşımacılıkta şu anda demiryolunun aldığı pay yaklaşık yüzde 1 bandında, bunu orta vadede önce yüzde 3’e sonra yüzde 5’e çıkarmak gibi makro hedefler var. Şirketi konumlandırdığımız alan aslında çok bakir“ dedi.
2019 yılında lojistik sektöründe çalışmaya başladıklarında Bakü-Tiflis-Kars hattının da açılmasıyla burada büyük bir potansiyel olduğunu gördüklerini belirten Nusret Dur şu bilgileri verdi;
“Ülkemizin doğu coğrafyası ile olan ticaret hacmini artırmasını misyon edinerek bu işe girdik. Bakü-Tiflis- Kars hattında, ülkenin doğu coğrafyasıyla olan ticaret hacminde büyük potansiyel var. Çin Avrupa’ya ciddi ürün satıyor. Bu nedenle söz konusu bölgedeki lojistik hiçbir zaman durmayacak. Bugün BTK yaklaşık yılda 1 milyon tonun taşınabildiği bir güzergâh haline geldi.”
Lojistik sektöründe en önemli unsurlardan birinin kesintisiz taşıma koridorları geliştirmek olduğunu vurgulayan Nusret Dur, “Çin ve Batı coğrafyası arasında da farklı lojistik koridorlar mevcut. Kuzey koridoru dediğimiz Kazakistan’dan Rusya’ya oradan Ukrayna’ya ve oradan da Avrupa’ya ulaşan bir kuzey hattımız var. Kuzey hattı yılda 15 bin civarında tren seferi taşıması yapılabilen oturmuş bir koridor. Çin’den ağırlıklı çıkış yolu deniz. Orta Koridor demiryolu taşımacılığı açısından çok önemli hale geldi. Daha önce Kuzey Koridorunu kullanan eyaletler ve platformlar Orta Koridora yönelmeye başlıyorlar” şeklinde konuştu.
Çin-Türkiye Treni adıyla daha çok yük taşınır
Pasifik Eurasia Yönetim Kurulu Üyesi Erol Erkan ise, Çin’de lojistik anlamında sınırsız yük olduğunu hatırlatarak, Çin’den Avrupa’ya gidecek trenlerin dağıtım merkezinin İstanbul olması gerektiğini belirterek şu değerlendirmede bulundu; “Çinli muhataplarımıza önerimiz şöyle oldu; Siz Avrupa’nın hangi bölgesine gidecekseniz gidin, Çin’den treni çıkarırken, bunun adını Çin- Türkiye treni koyarsanız biz bunun içerisine Hamburg yükünü de Viyana yükünü de Budapeşte yükünü de kısacası Avrupa’nın tüm noktalarının yükünü alabiliriz.
Avrupa’nın tüm noktalarının yükünü siz 55 konteyner yapın, bize gönderin. Bunun adını da Türkiye Treni koyalım. Türkiye’den Avrupa’ya her gün 4-5 tren yola çıkıyor. Onun için gelin biz bunları 3 tane Hamburg’a, 5 tane Slovakya’ya, 2 tane Budapeşte’ye gibi İstanbul’dan dağıtalım.
Hem siz her gün 1 tren çıkarmış olursunuz yük beklemez hem de İstanbul’a geldikten sonra gelen yükü geldiği gibi hızlıca göndermek mümkün olur. Yine aynı şekilde Avrupa’dan Çin’e Hamburg’dan bir tren yapacağımıza üç konteyner, bir konteyner, beş konteyner farklı yerlerden İstanbul’da toplarız. Blok tren olarak birleştirip Çin’e göndeririz. Şangay İş Birliği Örgütü’nün yöneticileri ile yaptığımız görüşmede de bu fikrimizi ortaya koyduk, bu fikrin geliştirilmesi konusunda mutabık kaldık.”