Gündem yoğun.
Özellikle Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, peş peşe sorular yaratıyor.
Daha Trump’ın kazandığını duyduğumuz andan itibaren haklı olarak tartışıyoruz:
-Bize etkisi ne olacak?
-Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’ye desteği kesip bölgeden askerini çekecek mi?
-İsrail saldırıları duracak mı?
Bu soruların cevabı için ben haritayı biraz büyütmek ve Trump’ın başkanlığında bölgeyle ilgili aldığı kararları hatırlatmak istedim.
Bir dizi yazıyla peşine düşeceğim cevapların ilk bölümünde Trump’ın kararlarında etkili olan Suudi Arabistan var. Zaten pazartesi günü oradayız.
Sonra Körfez ülkeleri.
Ardından Trump’ın değişmez ilkesi menfaat faktörü.
Çin’le rekabet, silah satışları. (Menfaat kavramını olumsuz olarak kullanmıyorum…)
Şimdi 8 yıl öncesine gidelim.
2017 Mayıs ayı Başkan Trump Riyad’da… 350 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmış.
2018 Mart’ında, Prens Selman Washington’da…
Ve Başkan Trump’ın sözleri:
“Şu anda daha önce DEAŞ’ın elinde olan bölgelerin neredeyse yüzde 100’ünü geri aldık. Bunu muhtemelen daha önce kimseden duymadınız. Çok hızlı hareket ettik ve o bölgedeki bu mücadele sonuna geliyor. Böylece uzunca süredir çıkmak istediğimiz bazı bölgelerden çıkabileceğiz. Artık diğer ülkeler kapasiteleri ölçüsünde bu konuyu ele alabilecekler.”
Bu noktada Trump’ın şu cümlesinin önemi var:
“Artık diğer ülkeler kapasiteleri ölçüsünde bu konuyu ele alabilecekler.”
Buradaki “diğer ülkeler”den birisi de elbette Türkiye’dir.
Trump bu açıklamaları yaptıktan sonra 7 yıl geçti.
Ve şimdi yeniden Başkan.
Bu durumda soracağız:
-Başkan Trump’ın bu sözleri hâlâ geçerli mi?
-Geçerliyse nasıl bir çekilme olacak?
-Suriye’nin kuzeyinden asker çekildiğinde PKK/YPG’nin durumu ne olacak?
-Nasıl bir sistem oluşturulacak?
ERDOĞAN’IN SÖZLERİ
İşte bütün bu soruları sorduktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Macaristan’dan dönerken yaptığı açıklamalar içindeki şu cümlenin altını çiziyorum:
“PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmaları nasıl olacak? Bunları bizzat telefonla kendisiyle de irtibat kurmak suretiyle görüşerek, konuşarak belli bir zemine oturtacağımıza inanıyorum.”
Belli ki ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi aşaması gelirse ABD ile Türkiye arasında çok hassas görüşmeler olacaktır. Ve bu da oldukça yakındır.
Nitekim Erdoğan uyarıyor:
“Trump’ın ABD Başkanlığı, Ortadoğu’daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir. Herkesin bölgede barışı ve istikrarı hedefleyen adımlar atması küresel barışın inşasına fayda sağlayacaktır. Aksi durumda çatışmaların yayılması, katliamların devamı herkese kaybettirir.”
TÜRKİYE’NİN DEAŞ’LA MÜCADELESİ
Trump’ın altını çizdiği olay DEAŞ’la mücadele…
ABD askerleri, DEAŞ’la mücadele için orada olduklarını söylüyor; Türkiye de buna her defasında şu karşılığı veriyordu:
“Bugüne kadar DEAŞ’la göğüs göğüse mücadele eden tek ülke Türkiye’dir. Madem öyle bize bırakın bu mücadeleyi…”
Türkiye, Trump yönetimiyle yapılacak görüşmelerde bu sözleri elbette tekrarlayacaktır.
Yeni yılda böyle bir gündemin içinde olacağımız kaçınılmaz.
Pazar günü haritayı biraz daha büyüteceğim.
Kafkasya, Körfez ve elbette Akabe Körfezi.
Türk müteahhitlerinin Suudi Arabistan’da milyarlarca dolarlık ihalelerdeki rolü. Çin rekabeti. İtalyan rekabeti.
Bütün bu faktörleri esas alarak cevaplarımızı arayacağız.
İBRAHİM KALIN VE KONSER ARAŞTIRMASI MI
Ankara Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, belediyelerin astronomik rakamlara konser vermesiyle ilgili başlayan tartışmalara öyle bir ismi kattılar ki…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel bunu neden yaptı anlamadım.
MİT Başkanlığı bu konuyu araştırıyormuş. Talimat gelmiş, MİT pahalı konserleri incelemeye almış.
Konserlerin kaça yapıldığını bilmem.
Ama bildiğim bir şey var…
Son dönemde sosyal medyada yayınlanan sözlerini de dikkate alırsanız.
İbrahim Kalın gibi “Alem Levhası’nda kendini arayan” bir tasavvuf yolcusuna atılan bu iftira hiç yakışmadı.
Zaten yakışmaz da…
İbrahim Kalın’ı yalnızca bir MİT Başkanı olarak görmeyin.
Ben öyle görmüyorum.
İbrahim Kalın ruhun yolculuğu, insan olmanın yeri ve tasavvufun ilmi üzerine o kadar güzel anlatıyor ki.
Onu böyle tartışmalarla değil,
Şu sözlerle biliyorum:
“Ağacın gerçek gıdası yerden değil gökten gelir…” (Fransız yazar S.W.’den alıntıdır)
Ki o da güneştir…
Ya da şu sözü:
“Asıl olan âleme bakarken onun bir işaret, bir mesaj, bir sembol olduğunu kavramaktır.
Ve oraya doğru yönelmektir. İşaret levhası çok güzel, yaldızlı, ışıklı diye o levhanın önünde yatmak gaflettir. Asıl olan levhaya bakıp nereye işaret ediyorsa oraya doğru yürümektir. Alem bir levhadır, bizim için yolda bir işarettir. Bizi nihai amacımıza, serüvenimizin, yolculuğumuzun nihai mertebesine yönlendiren bir işaretten ibarettir. Levhaya takılıp kalırsak asıl gideceğimiz yeri, yani işaret edilen yeri kaçırırız kaybederiz.”
Yani arkadaşlar MİT Başkanı olduğu için İbrahim Kalın’ı bu tartışmalara karıştıranlar için diyorum ki;
Ya İbrahim Kalın’ı tanımıyorsunuz,
Ya da levhaya takılıp kalmışsınız.