Yapılan çalışmalarda kansere karşı koruyucu olduğu gösterilen mavi yemişe dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son yıllarda üretimi ve tüketimine ilgi arttı.
Türkiye’de üretime başlandığı 2020 yılında TÜİK verilerine göre Türkiye geneli mavi yemiş üretim miktarı bin 287 ton iken bu rakam 2023 verilerine göre 5 bin 274 tona çıktı. Bu meyvenin Türkiye’de 7 bölgede gerek arazide gerekse sera yöntemi ile yetişmesinin mümkün olduğuna dikkat çeken ÇÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Yaşa Kafkas, bu hızla giderse bu yılki üretim miktarını 10 bin ton olarak beklediklerini belirtti.
Kafkas, çiftçinin doğru yöntemleri kullandığı takdirde sağlığa yönelik faydalarıyla ‘süper meyve’ ve ‘süper meyve’ olarak nitelendirilen bu gıdanın ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağına vurgu yaptı.
KALP VE KANSER HASTALIKLARINI ÖNLEDİĞİ KANITLANMIŞ
Birçok Avrupa Birliği projesinde yer alarak bu meyve üzerine enstrümental analiz laboratuvarlarında yaptığı çalışmalarla mavi yemişte şeker, renk, antioksidan aktivitesi gibi kalite kriterleri ile ilaç kalıntı analizleri gibi çok sayıda araştırmayı yürüten Prof. Dr. Ebru Yaşa Kafkas, bu gıdanın tüketiciler açısından faydalarını şöyle anlattı:
“Adeta sağlık iksiri olarak tanımladığımız bu meyvenin kalp ve kanser hastalıklarını önlediği, Alzheimerı geciktirdiği, hafıza kaybını önlediği, sakinleştirici özelliğe sahip olduğu epidemiyolojik olarak yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Ancak burada önemli nokta mavi yemişin olumlu etkilerine ait bulgular en az 6 ay ya da 1 yıl gibi her gün bir bardak olacak şekilde düzenli olarak bu meyveyi tüketen kişilerde tespit edilmiştir.”
DOĞRU ÇEŞİT VE DOĞRU YÖNTEMLE TONLARCA ÜRETİM POTANSİYELİ
Üreticiler açısından avantajlarından da bahseden Kafkas, şöyle devam etti:
“Mavi yemişin üreticiler açısından popüler hale gelmesinin nedeni yüksek gelir getirmesidir. Kısa zamanda yatırım masraflarını karşılar. Farklı yetiştirme teknikleri ile yetiştirilebiliyor olması da bir avantaj sunuyor. Karadeniz gibi asidik topraklarda doğal olarak direkt toprakta, Akdeniz gibi yüksek pH’a sahip topraklarda topraksız kültürde, hem açıkta hem örtü altında yetiştirilebilir. Ova ve yayla bölgelere de uygun çok sayıda çeşit zenginliği vardır. Ancak doğru çeşidi doğru yöntemle kullanmak çok önemlidir. Dolayısıyla ülkemizin 7 bölgesinde yetiştirilme potansiyeline sahip bu besinin yetiştiricilik talebi böyle artmaya devam ederse bu yıl 10 bin ton üretim, ilerleyen yıllarda ise 100 bin ton üretim hedefine ulaşabiliriz.”