Afife’den sonra gelince Jale daha bir anlamlı oluyor. Tiyatronun tozunu çocuk yaşta koklamış Afife, sahnenin tozunu ise genç kızken yutmuş. Tozunu bir kere yuttun mu, bir daha inmek zor sahneden… Tutkuyla bağlanmış oyunculuğa. Her karşı çıkışa, her yasağa rağmen daha da sıkı sıkı tutunmuş üstüne giydiği kostüme. Çocukken, dedesinin götürdüğü tiyatro oyunları hayatını şekillendirmiş. Tiyatroya evim, oyuncu arkadaşlarına ise ailem demiş. Tiyatroyla var olmak isteyen Afife Jale belki sahip olduğu her şeyden vazgeçmiş ama tutkum dediği sahneden ölene kadar vazgeçmemiş. Zorlu bir yolculuk. Her şeyden önce kadın olmak var, sonra kadına yasaklanan o kadar çok şey var ki saymakla bitmez.
Darülbedayi, Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyununda Emel karakteriyle 22 Nisan 1920’de “Jale” takma adıyla 18 yaşında Apollon Tiyatrosu’nda sahneye çıkmış. Emel karakterini oynayan Eliza Benemenciyan, yurtdışına gittiği için, bu role Afife seçilmiş.
Darülbedayi’de, Burhaneddin Kumpanyasında ve Yeni Tiyatro’da çalıştıktan sonra bir süre tiyatrodan uzak yaşamış. Daha sonra küçük kumpanyalarla Anadolu’da dolaşmış. Tüm bunlardan sonra Milli Sahne’nin Anadolu’da ve İstanbul’da verdiği temsillere katılmış. Ardından çok sayıda Türk kızının sahne sanatlarına çıkmasını sağlamış ve onları bu yönde cesaretlendirmiş.
Sahneye çıkan ilk Türk müslüman kadın Afife Jale, Türk Tiyatrosu’nda Bedia Muavvid gibi kadın oyunculara öncülük etmiş.
ALKIŞ, ALKIŞ, ALKIŞ…
Bakın nasıl anlatmış Afife Jale sahneye çıktığı ilk geceyi: “Hayatımda mesut olduğum ilk gece (…) Sanatın, ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içinde idim. Rol aldığım piyeste güzel bir sahne vardır; ağlama sahnesi… Orada taşkın bir saadetle ağladım. Sahiden ağladım… Alkış, alkış, alkış… Perde kapandı; açıldı, bana çiçekler getirdiler. Muharrir Hüseyin Suat Bey, kuliste bekliyormuş; ben çıkarken durdurdu; alnımdan öptü: ‘Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin.’ dedi.
(Afife Jale’nin 1926 yılında Refik Ahmet Sevengil’le konuşması, aktaran Prof. Metin And, -Türk Tiyatrosu Tarihi, s.153.)
AFİFE!
Önceki akşam Zorlu PSM’de sahnelenen “Afife” oyununa gelecek olursak. Yönetmenliğini Serdar Biliş’in üstlendiği oyunun yazarı Selin Cankı Ceylan. Oyunda, Ayta Sözeri, Tilbe Saran, Necip Memili, Bora Akkaş, İdil Sivritepe, Bedir Bedir, Orkuncan İzan, Bilge Çınar, Kerem Arslanoğlu, Öyküsu Okur, Besma Seiba rol alıyor. Tuluğ Tırpan’ın müziklerini bestelediği oyunun şarkı sözlerini Sezen Aksu’ya, sahne ve kostüm tasarımı Gamze Kuş’a, ışık tasarımı ise Cem Yılmazer’e ait.
KURMACA…
Oyunun tanıtım metninde yazdığı gibi gerçeğe dayalı öğeler olsada kurmaca daha ağır basıyor. Bazı oyuncular karaktere bürünse de daha çok tiplemeler görüyoruz. Kurmaca adı altında bir oyunu sahneye koyacaksanız, ülkemiz ve tiyatro tarihi için çok önemli bir yeri olan Afife Jale’yi seçmek bir çok eleştiriyi de beraberinde getirir. Oyunda sahneye ilk çıktığı yer olan Apollon Tiyatrosu’nun ve oyunun adını duyamadık. Oyunda Afife Jale’yi, sürekli hasta, madde kullanan perişan bir halde görüyoruz. Afife Jale’nin inandığı değeler karşısında dim dik duruşuna daha çok değinilebilirdi. Müzikler keyifli, dekor ve kostüm tasarımı ise yaratıcı.
Kısacası Afife Jale’nin hayatını bilmeyen tarihine hakim olmayan seyirciler için son derece şarkılı, sözlü eğlenceli bir oyun.
VEDA…
“Beni acıyarak değil, düşünerek severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben varım!” diyen Afife Jale yıllarca içine düşmüş olduğu sağlık sorunlarının şiddetlenmesi ile 24 Temmuz 1941 yılında 39 yaşında tedavi için yatırılmış olduğu Bakırköy Rus ve Sinir Hastanesi’nde hayata veda ediyor.
Son olarak; Yasaklarla olmazlarla dolu bir sürü kelimenin içinden kendi repliklerini yaratan ve sahip çıkan tüm cesur, yürekli kadınlara, Afife Jale’lere selam olsun.