“Katil İsrail / İşbirlikçi AKP.”
*
Bu sloganda…
İnsaf yok, vicdan yok, hakkaniyet yok, adalet yok.
*
Ayrıca bu sloganı atanların utanmaları / sıkılmaları da yok.
*
Çünkü zerre kadar utanmaları / sıkılmaları olsaydı…
“Tamam, İsrail çok kötü ama Hamas da çok terörist abi” diyen siyasi çizgiyle dost olmakta hiçbir sakınca görmeyip…
Her şeyi göze alarak Hamas’a sahip çıkmaktan milim geri adım atmayan Erdoğan’ın partisine, “İsrail işbirlikçisi” demezlerdi, diyemezlerdi.
*
“Netanyahu’nun ve İsrail’in kodamanlarının şu anda en nefret ettikleri siyasi lider kimdir” sorusuna Erdoğan’ın dostları da düşmanları da “Tayyip Erdoğan’dır” cevabını verirler.
*
Saadet Partililer, gitsinler Netanyahu’nun önünde atsınlar bu sloganı.
“Katil İsrail / İşbirlikçi AKP” cümlesini işiten Netanyahu, sloganın ikinci bölümünden aldığı muazzam keyifle kendilerine madalya bile takar belki.
TARTIŞMA ÇIKARAN RESMÎ YAZI ÖYLE DEĞİL DE ŞÖYLE YAZILSAYDI
BİZDE resmî yazılar, nedense net, basit, sade ve anlaşılır olmaz.
İlle cümleler uzun olacak.
İlle ifadeler ağdalı olacak.
Okursun, anlamazsın. Bir daha okursun, yine anlamazsın.
Saç baş yolarsın, “ne demek istiyor acaba” diye.
*
Hele resmî yazının konusu, cepheleşmiş bir siyasi ortamın tartışmaya bayıldığı herhangi bir sorunla ilgiliyse…
İşte o zaman ortalık karışır, düzen bozulur.
*
“Belediyeler ve kreş” tartışmasını doğuran resmî yazıyı okudum.
Bir kere değil, iki kere değil, üç kere değil, on kere okudum.
Yazının meramını tam olarak anlayamadım.
“Öyle mi demek istiyor / böyle mi demek istiyor” diye uğraşmaktan iflahım kesildi.
*
Yazının bir cümlesini okudum: “Kreşler kapatılıyor” sonucunu çıkardım. Başka bir cümlesini okudum: “Yok kapatılmıyor” sonucunu çıkardım.
Yazının cümleleri arasında dolaşırken…
“Uyarı yapıyorlar, kapatma yok” da dedim. “Bundan sonra açtırmayacaklar” da dedim.
*
Oysa ben Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına bakarak…
Amacın ne olduğunu anladım.
*
Bakan Bey’in ortaya koyduğu amaç doğrultusunda yazılması gereken yazı, öyle değil şöyle olmalıydı:
*
“Sevgili Belediyelerimiz.
İstediğiniz kadar kreş açabilirsiniz.
Hatta daha da çok açın.
Ancak kanuna göre anaokulu açamazsınız.
Kanunlara uyun.
Kreş açın.
Anaokulu açmayın.
Eğer anaokulu açarsanız bizim kanunu uygulayarak kapatma sorumluluğumuz doğar”.
*
Benim önerdiğim bu yazı…
Ağırbaşlı, oturaklı, çatık kaşlı falan değil ama hiç değilse ne demek istediği kolayca anlaşılıyor.
KREŞLER VE BELEDİYELER TARTIŞMASI
ÖNCE şu iki ilkeyi iyice bilelim:
*
– BİR: Belediyeler kreş açabilir. Belediyelerin açtıkları kreşler kapatılamaz. Belediyelerin kreş açması engellenemez.
*
– İKİ: Belediyeler, anaokulu ya da anasınıfı açamazlar. Zira AYM 2007 yılında CHP’nin başvurusuyla Belediye Kanunu’ndaki “Okul öncesi eğitim kurumları açabilir” hükmünü iptal etmiş.
*
Bu iki ilke çerçevesinde hükümlerimizi verelim:
*
– HÜKÜM BİR: Hiçbir bakan, hiçbir belediyenin açtığı kreşe kilit vuramaz. Çünkü belediyelerin kreş açma hakkı vardır.
*
– HÜKÜM İKİ: İlgili bakan, belediyenin açtığı anaokulunu kapatabilir. Çünkü hiçbir belediye “kreş” adı altında anaokulu açamaz.
*
İyi ama ya bakanlık, haksız / hukuksuz bir iddiayla “Sen kreş adı altında anaokulu açmışsın” diye belediyelerin açtığı kreşleri engellerse?
O zaman ne olacak?
*
O zaman belediyeler de “benim açtığım kreştir, anaokulu değildir” diye ortalığı ayağa kaldıracak.
*
Ama ortada henüz hiçbir şey yokken…
“Kreşlerimizi kapatacakmış. Sıkıysa gel de kapat” falan türü tepkiler koymak…
“Ah kreşlerimizi kapatsalar da bize gün doğsa” beklentisinin dışavurumu gibi anlaşılır.