Hepimiz çocukken dinlemişizdir peri masallarını… Hani şu uzak diyarlarda geçen, büyülü masallar. Olağanüstü bir coğrafya anlatılır bu masallarda… Rüya gibi evler vardır mesela, pelerinleri ipek savrulan beyaz atlar… Gökte renk cümbüşü yaratan uçan balonlar, pamuk pamuk bulutlar… Taşların ve ağaçların dile geldiği bambaşka bir dünya. İşte sizlere peri masallarındaki bu diyardan sesleniyorum şimdi. Taşların dile geldiği coğrafyadan, Kapadokya’dan…
BİR RÜYA ÜLKESİ
“Bir masaldır yelken açmış/Yelkeni taş, rüzgârı taş/Teknesi taştan/Bir kadehtir dolup taşmış/Köpüğü taş, salkımı taş/Saçağı taştan/Bu bir acayip dünyadır/Her yanı taştan/Güpegündüz bir rüyadır/Yatağı taş, yorganı taş, yastığı taş/Uykusu taştan” diye anlatmış Bedri Rahmi Eyüboğlu Kapadokya’yı… Usta edebiyatçı öyle güzel tasvir etmiş ki bölgeyi, taşların hikâyesini… Kapadokya’ya her gidişimde bende de hep bir merak uyandırır bu coğrafya. Kolay değil, 60 milyon yıl rüzgârla dans etmiş. Bu dansın sonucunda rüzgâr taşlara taşlar da rüzgâra şekil vermiş. Öylesine mükemmel bir ikili olmuşlar ki. El ele vererek bir bir masalsı bir ülke yaratmışlar…
BALONSUZ MASAL OLMAZ
Bir masalı andıran bu rüya ülkesine ilk atlar gelmiş… Rüzgâra karşı koşan, ipek gibi yeleli atlar… O nedenle ‘güzel atlar diyarı’ denilivermiş bu coğrafyaya… Ardından ağaçlar çıkmış… Fırsat buldukları her topraktan boy vermişler. Sonra üzüm bağları bu taşlardan aldığı lezzeti de bağrına alarak sarmış bu coğrafyanın dört bir yanını… Bunca güzellik bir bir oluşup bir masal diyarı kurulurken balonsuz olur mu hiç? İnsanoğlu bu rüya ülkesini pamuk pamuk bulutlar arasından izleyebilsin diye başlamış sıcak hava balonları bir bir uçmaya…
ÇAMURU İNCE İNCE İŞLEMİŞLER
Bir masal diyarında yaşayan bölgenin güzel insanlarının da ruhuna sanat işlemiş. Avanos’un tüflü, killi topraklarında çömlekçilik sanata dönüşmüş. Her biri ayrı bir emek olan binlerce eser ortaya çıkmış. Bölgenin güzel birer ayrı sanatçı ve sanatkâr olmuş. Kimi çamura şekil vererek kaplar kacaklar ortaya çıkarmış. Kimi de o kap kacakları birer tablo gibi ince ince işlemiş. Her biri birer sanat eseri halini alan bu coğrafyada çömlekçilik de artık bölgenin vazgeçilmezi haline gelmiş…
UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİNDE
Bu rüya ülkesinde nasıl bir rota oluşturmanız gerektiğine gelince…. Bence gezmek için ilk durağınız Göreme Açık Hava Müzesi olmalı. Bu bölgenin tarihini en iyi yansıtan Göreme, Kapadokya’nın meşhur peri bacalarını keşfedebileceğiniz en önemli yerler arasında… 1985’ten bu yana UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göreme Açık Hava Müzesi’nin bulunduğu bölgede M.S. 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar manastır hayatı yaşanmış. Bu nedenle de mağara içlerinde pek çok şapel ve kilise bulunuyor. Mağaraların içine girdiğinizde ise birçoğu günümüze kadar gelmeyi başarmış duvar resimleri sizi karşılıyor. Hem ortamın hem de resimlerin etkisi ile Göreme Açık Hava Müzesi’ni gezerken o mistik atmosferi en derinden hissedebilirsiniz.
MASALSI COĞRAFYANIN KALESİ: UÇHİSAR
Bilirsiniz her masalda mutlaka bir kale vardır… Bu masalsı coğrafyanın kalesi olmaz mı? O zaman haydi Uçhisar Kalesi’ne… Nevşehir’in merkezine 5 kilometre mesafede bulunan Uçhisar Kalesi, Kapadokya’nın en büyük peribacası… Uçhisar Kalesi’nin tepesinden; Güvercinlik Vadisi’nden Avanos’a, Göreme’den Kızılçukur’a kadar Kapadokya’nın tüm güzelliklerini bir arada görebilirsiniz…
PRENSES VE AİLESİNİN EFSANEVİ HİKAYESİ
Göreme’den sonraki rotanıza 7 dakika uzaklıktaki Üç Güzeller’i alın… Bölgeye gidince göreceğiniz manzara zaten başınızı döndürecek. Orada ne göreceğinizi anlatmama ise hiç gerek yok. O nedenle ben size en iyisi bu güzellerin hikayesini kısaca anlatayım: “Bir çobana aşık olan kralın kızı, babasının tüm engellerine rağmen sevdiği kişiyle kaçmış. Bu mutlu çiftin bir de çocukları olmuş. Ama kral bunu duyunca çok sinirlenmiş ve hemen askerlerinden onları bulmalarını istemiş. Askerler tarafından kovalanan prenses ve ailesi en sonunda köşeye sıkışmış. O an prenses bir mucize olsun ve ailesi hep bir arada kalsın istemiş. İşte, prensesin bu dileği üzerine tüm aile ‘Üç Güzeller’ olarak bu görkemli peri bacalarına dönüşmüş.”
GÜNE BALONLA BAŞLAYIP, GÜNEŞİ KIZILÇUKUR İLE BATIRIN
Kapadokya’da güne balonla başlayıp bulutlar arasında süzüldüyseniz akşamı da güzel bir yerle kapatmaya ne dersiniz? O zaman sizi en güzel gün batımının izlendiği yere götürelim; Kızılçukur Vadisi… Çavuşin ve Ortahisar Mahallesi arasında yer alan Kızılçukur Vadisi, kızıl renkte tüf kayalar ve peribacalarına ev sahipliği yapıyor. Güneşin batarken oluşturduğu kızıllığın bu vadideki kızıl kayalarla buluşmasıyla da büyüleyici bir manzara ortaya çıkıyor. Öylesine güzel bir görüntü sunuyor ki burası, böylesine masalsı bir coğrafyanın güneşi de büyülü batıyor…