BORSA İstanbul’da ABD seçimlerinin ardından başlayan hareketlilik sürüyor. BIST100 Endeksi’nde seçim sonrası prim yüzde 10’a yaklaşırken işlem hacminde önemli bir artış var. Dış borsalardan olumlu bir ayrışma söz konusu. Bu görünümde, dış borsalar yukarı yönlü ralli yaşarken BIST100 Endeksi’nin baskı altında kalması ve son günlerde sıkça dillendirilen faiz indirim beklentisinin önemli payı var. Enflasyon düşmeden faiz indiriminin nasıl olacağı konusu çok sorgulanmadan piyasanın beklenti ihtiyacı karşılanmış durumda. Dip ve tabana yakın olduğu kabul gören BIST100 Endeksi’nde yükseliş için gündem ve beklenti ihtiyacı arayışı vardı. Bu aşamada faiz konusunun çok güçlü bir beklenti oluşturması zor.
Diğer yandan son günlerde artan işlem hacmi borsaya ilginin artmaya başladığının göstergesi olarak görülebilir. Ancak yabancı yatırımcıların ilgisi halen zayıf. 8 Kasım ile biten haftada; Yabancı yatırımcılar 163 milyon dolarlık hisse satarken 149 milyon dolarlık tahvil bono aldılar. Aylardır devam eden “tahvil bono al hisse sat” politikalarında bir değişiklik yok. Aynı hafta TCMB rezervlerinde ve bankaların döviz mevduatlarında gerileme yaşanırken kur korumalı mevduatta (KKM) çözülme devam etti ve 1.3 trilyon TL’nin altına indi. Hatırlanırsa geçen yıl KKM 3.5 trilyon TL ile zirve yapmıştı.
ENFLASYON DÜŞMEDEN FAİZ DÜŞER Mİ
Kur korumalı mevduattan ayrılan ciddi bir tasarruf var. Döviz kurlarının yatay seyretmesi nedeniyle uzun süredir çok düşük bir prim söz konusu. Altın fiyatları Trump’ın seçim zaferi sonrası önemli bir güç kaybına uğradı. Enflasyon sorunu ciddiyetini korusa da 2025 yılı için faiz indirim beklentileri öne çıkmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Kırgızistan ve Macaristan ziyaretleri sonrasında medya mensuplarına yaptığı açıklamada, “İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Bundan hiç endişeniz olmasın” açıklaması sonrası faiz indirim beklentileri biraz daha güç kazandı. Son dönemde paranın önemli ölçüde kümelendiği adreslerde ivme kaybıyla beklentiler biraz zayıflıyor. Bu açıdan tasarruf sahiplerini yeni alternatiflere yöneltmeye başladı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki sunumunda, “En önemli makro dengesizlik yüksek enflasyon. Para politikasının gecikmeli etkisi daha net görülecek. Yönetilen fiyatlar enflasyon hedefiyle uyumlu belirlenecek” açıklamaları önemli ve referans niteliğinde.
Faizde tavan oluştu, 2025 yılında enflasyon düşecek algısı yerleşmeye başladı. 2025 yılı için TCMB enflasyon hedefi ise yüzde 21 seviyesinde. Bu durumda tasarrufların “su akar yolunu bulur” misali kendine yeni limanlar araması olağan bir gelişme. Yeni değil aslında en eski, geleneksel mecralar.
Yaz aylarının geçmesiyle gıda fiyatlarının tekrar yükseliş eğilimine girmesi, döviz kurlarının yatay seyrini koruması (düşmemesi), ocak ayında asgari ücret zammı var. Bilindiği üzere bu yıl asgari ücrete ara zam yapılmadı. Bu açıdan beklentiler biraz daha yüksek. Asgari ücretin talep enflasyonunu artıracağı düşüncesi doğru olmayabilir. Ancak maliyet enflasyonu üzerinde daha etkili olması beklenebilir.
Bu koşullarda enflasyon ile mücadelenin zorluğu ortaya çıkıyor. Son günlerde daha yüksek sesle dillendirilen bir konu enflasyon ile mücadelede kimin daha etkili olduğu noktasında. Bu konuda TCMB yapacağını yaptı, maliye politikalarının daha ciddi olarak devreye girmesi lazım şeklindeki görüşler sıkça vurgulanıyor.
Önümüzdeki haftanın gündeminde 21 Kasım Perşembe günü TCMB toplantısı ve faiz kararı var. TCMB’nin bir yandan enflasyon hedefini yükseltirken diğer yandan faiz indirimi yapması beklenmiyor. Tasarruf adreslerinin yeniden gözden geçirildiği son günlerde Borsa İstanbul’a ilginin sürmesi olasıdır.
KONUT CAZİP GELMEYE BAŞLADI
Konuta bakarsak haziran ayından bu yana satışlar artmaya devam ediyor. Ekim ayında aylık konut satışı bu yılın en yüksek seviyesi olan 165 bini geçti. Bu artışın çok önemli bir bölümü yerli. Yabancı konut alımlarında gerileme var. İpotekli satışlarda ise artış gözleniyor. Konut fiyatları birkaç yıldır enflasyonun altında arttı, reel olarak kayıpta. İndirim ve kampanyaların etkisi de var elbette ama artan kiralar konutun geri dönüşüm oranını (fiyat kazanç) aşağıya çekti. Konutun cezbedici tarafları öne çıkmaya başladı.
Konutun yanında hisse senetlerindeki hareketlilik ucuz ve fiyatı düşük kalan yatırım araçlarının değerlendirilmeye alındığını gösteriyor. Devamının gelip gelmeyeceğini şartlar belirleyecek. Şartlar derken ilk akla gelen enflasyon. Halen yüksek seyrini koruyor. Bununla birlikte önümüzdeki aylarda enflasyon düşmezse faizin düşmesini beklemek fazlaca iyimserlik olacak. Tekrar enflasyonu düşürmeden faizi düşürmek gibi durum yaşanacağına ihtimal vermek istemiyoruz. Çünkü denendi ve sonuçları acı bir şekilde tecrübe edildi. Bu aşamada enflasyon ve buna bağlı olarak faiz düşüşünü bir beklenti olarak görmek yerinde olacak. Dileriz düşer.
BİLANÇOLARDA 2025 UMUDU
Diğer yandan temmuz ayından bu yana gerileyen hisse senetlerine de bir parça ilginin artması normaldir. Artan işlem hacmi bunun işareti olarak görülebilir. Enflasyon muhasebesi ve ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak son dönemlerde bilanço kârlılıkları gerilese de çok sayıda primsiz ve iskontolu hisse olduğu kabul gören bir durum.
2025 yılında enflasyon muhasebesi uygulamasının gözden geçirilmesi olasılığı mevcut. Henüz resmi bilgi yok ama eğer uygulama kalkarsa bilanço kârlılıkları olağan seyrine dönebilir.
FAİZDE BELİRSİZLİK ARTTI DIŞ PİYASALAR TEMKİNLİ
ABD seçiminin ardından yatırım araçları arasında hızlanan hareketlilik ve dalgalanma yerini temkinli görünüme bıraktı. Seçim sonrası Trump ekonomi politikalarının olası yansımaları olarak; ABD tahvil faizlerine yükseliş, dolarda değer kazanımı, altın, gümüş, petrol ve emtia fiyatlarında ise gerilemeye neden oldu.
Fed Başkanı Jerome Powell perşembe akşamı yaptığı konuşmada, ekonominin ‘faiz indiriminde aceleci olunması gerektiği’ yönünde sinyaller vermediğini, ekonomideki güçlü seyrin, Fed’in dikkatlice karar alma konusunda alan sağladığını belirtti. Bu konuşmanın ardında Trump’ın uygulayacağı politikaların getireceklerine karşı gardını alma düşüncesinin de olduğunu tahmin etmek zor değil. Bir bakıma malumun ilanı gibi görülen Powell’ın konuşması sonrası ABD borsalarına satış gelirken tahvil faizleri biraz daha yükseldi. Fed’in aralık toplantısında faiz indirim beklentisi yüzde 60’a geriledi. Ocak sonrası toplantılar için ise faiz kararları konusundaki belirsizlik arttı.
Seçim sonrası ABD borsalarındaki coşku bitti. Şimdi Trump’ın 20 Ocak’ta göreve başlamasıyla uygulanacak politikalara ilişkin bekleyiş başladı. Altın, gümüş ile petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki düşüş belirgin bir hal almış durumda. Gerek küresel ekonomideki yavaşlama beklentileri gerekse ABD dolarındaki değerlenme emtia fiyatlarını baskılayan bir durum. Bu gelişmenin maliyet enflasyonunu aşağıya çekmesi beklenebilir.
ABD dolarındaki değer kazanımı ve tahvil faizlerindeki yükseliş ise Türkiye’nin de dahil olduğu dış finansman ihtiyacındaki gelişen ülkeler için olumsuz bir görünüm veriyor. Trump’tan gümrük vergi artışları, korumacı politikalar beklense de Euro’daki zayıflama ile Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimleri birleşince Euro Bölgesi ekonomisi üzerinde toparlamaya bir ölçüde katkı yapabilir. Trump ile birlikte Ortadoğu ve Rusya-Ukrayna bölgelerine barış gelirse diye bazı beklentiler yeşertiliyor. Zor ama gerçekleşirse başta Türkiye olmak üzere tüm bölge için çok iyi olur.
Yukarıda yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, yatırımcı profilinize uymayabilir.