Belmin Pilevneli, doğadan ilham aldığı formalarla yaşam döngüsünün evreleri içerisinde yer alan insani duyguları resmediyor. Sanatçı Galeri/Miz’de ‘Ortalık durulunca’ sergisinde hayatın olumsuzluklarında ve insanın yaşadığı karmaşada oluşan fırsatları gösterebilmeyi amaçlıyor. Pilevneli, sergide kullandığı formlar ve ilham kaynakları üzerine DÜNYA gazetesinin sorularını yanıtladı.
Ortalık Durulunca (When the Dust Settles) sergisinin ana teması nedir? Sergiyi oluştururken hangi fikirler ve duygular sizi yönlendirdi?
Sergide hayattaki düzen ve düzensizliğin bitmeyen döngüsünü incelerken huzur ve sakinliği ön plana çıkarmak istedim. Bir diğer deyişle ‘Ortalık Durunlunca’ hissettiklerimiz ve yaptıklarımızı… Varlığın öteki/yan anlamlarını ifşa ederken doğa ile olan ilişkisini, benzerliklerini kendi yorumumla resimlere döktüm.
Bitkilerin, yaprakların, suyun ve bulutların organik ve amorf şekillerinden yola çıkarak soyutlaştırdığım ve yapı bozuma uğrattığım kompozisyonlarım yaşam döngülerini resmederken; patlamaların, düzenin, başlangıçların ve bitişin bitmeyen değişimini yeni hayal dünyaları ve şiirlerle harmanladım. Amacım son dönemlerde yaşanan onca olumsuzluğa direnircesine doğa ve insan hayatındaki benzer süreçlere odaklanarak, modern insanın yaşadığı karmaşayı aslında dağılanın tekrardan düzene girebilmesi için oluşmuş fırsatlar olarak göstermektir.
Amacım doğayla bütün olduğumuzu hatırlatmak
Sergide yer alan organik ve amorf formlar, yaşam döngüsünü nasıl yorumluyor?
Doğadan ilham alarak resmettiğim formlarla yaşam döngüsünün çeşitli evrelerini görselleştirdim. Formların düzen içinde olduğu işlerimde düzene geçişi, sakinliği, bazen de huzuru hissettirmeye çalışırken, bu benzer formların iç içe geçtiği, ya da spontane olarak şekil aldığı işlerimde hayattaki karışıklıkları, patlamaları, kaosu resmettim. Kimi zamanda düzenin ve dağınıklığın kesişimini yani hayattaki geçiş dönemlerini vurgulamak istedim.
Döngülerdeki benzer süreçleri eserlerinizle yansıtırken, modern insanın karmaşasına nasıl bir perspektif sunuyorsunuz?
Resimlerimde insan hayatındaki döngülerin, doğadaki mevsim geçişleri ve diğer döngülerin arasındaki benzerliği ve bağı pozitif ve romantik bir bakış açısı ile yansıtırken, aslında bizlerin yalnız olmadığını ve doğayla bir bütün olduğumuzu hatırlatmayı amaçladım. Karmaşanın ve zor dönemlerin eninde sonunda aynı döngü süreci ile düzene oturacağını, yaşananların aslında dağılanın tekrardan düzene girebilmesi için oluşmuş fırsatlar olduğunu vurguladım.
Sergide ‘dağılanın yeniden düzene girmesi’ fikri ön planda. Bu temayı işlerken hangi metaforları ve simgeleri kullandınız?
Ön planda olan ‘Dağılanın yeniden düzene girmesi’ temasını sunduğum diğer zıt temalarla güçlendirirken, seçtiğim renk paleti, kullandığım farklı teknikler ve soyutladığım forların bir araya gelerek oluşturduğu kompozisyonlar ile metaforlaştırdım.
Konu renk olduğunda sezisel çalışıyorum
Kullandığınız malzemeler ve renk paleti oldukça dikkat çekici. Bunları seçerken hangi unsurlar öncelikliydi? Hangi tekniklerle çalıştınız?
Konu renk olduğunda ben epey bir sezisel çalışıyorum. Ancak genel olarak bütünlüğü de sağlamak adına resimlerimde birbirlerine göndermelerde bulunmaları için benzer renk paletleri kullandım. Sakinlik ve huzurun ön planda olduğu resimlerimde formların ve renk kullanımının sadeliği daha çok ön plandayken, karmaşık ve geçiş dönemlerinde renkleri daha bir üst üste kullanarak yeni valörler yakaladım. Mesela sergideki en büyük işim ‘Karnaval’da pembe, turuncu, kırmızı gibi sıcak tonların aralarına az da olsa yerleştirdiğim yeşil tonlarıyla yaz ile kış arasında geçiş olan sonbahara yani ‘geçiş’ dönemine gönderme yapmayı amaçladım. Formların ve renklerin üst üste bindiği ancak belli bir düzenin henüz tamamen bozulmamış olduğu, karnavalları anımsatan kompozisyonum…
Bu sergi sizin sanatsal yolculuğunuzda nasıl bir yerde duruyor? Önceki işlerinizle nasıl bir bağlantı veya ayrım içeriyor?
Bu sergi benim 5. Kişisel sergim. İlk kişisel sergimi yine aynı galeride yani Galeri/Miz’de 2016’da açmıştım. Yıllar sonra tekrar aynı galeride Ayşegül Arayıcı ve güzel takımıyla çalışmak benim için çok değerli ve biraz da nostaljik oldu. Bu sergimde küratör Senem Çağla Bilgin-Keys ile çalışmak da benim için çok özeldi. Onun küratöryel dokunuşları ve fikirleri sergiye zenginlik ve derinlik kattı. Bir de, bu sergimde hem şiirlerimi hem de daha önce pek ön plana çıkarmadığım tuval üzeri yağlı boya ve akrilik işlerimi büyüterek ve çoğaltarak daha bir ön plana çıkardım.
Sergideki şiirsel ve hayali dünyalar, sizin kişisel yaşamınızdan veya deneyimlerinizden izler taşıyor mu?
Tabi ki ben bol bol hayal kuran, şiir yazan, duygusal ve romantik bir insanım. Kafamda sık sık resimler yapar, yeni dünyalar kurgularım. Bu duyguları ve kafamda oluşturduğum resimleri gerçeğe dönüştürünce ortaya bu sergi çıktı.