Netanyahu’ya yönelik yakalama kararı hakkında bilmeniz gereken her şey



Netanyahu'ya yönelik yakalama kararı hakkında bilmeniz gereken her şey

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararının yankıları sürüyor. Mahkeme, iki İsrailli ismin savaş suçu işlediğine karar verdi. Peki bu karar neden ve nasıl alındı? Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkarılması neden önemli? İşte karara ilişkin tüm ayrıntılar… (Editör: Derya Doğan)

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) son kararı tartışılmaya devam ediyor.
Lahey’deki UCM perşembe günü, mahkemenin başsavcısı Karim Khan’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında insanlığa karşı suç işledikleri şüphesiyle tutuklama emri çıkarılması talebini kabul eden bir karar yayınladı.
İsrailli yetkililer hakkında ilk kez uluslararası tutuklama emri çıkarılıyor ve bu emir ilk kez demokratik uluslar topluluğunun bir parçası olarak kabul edilen bir ülkenin yetkililerine karşı çıkarılıyor.
İsrailli Haaretz gazetesi, karara ilişkin merak edilenleri anlattı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Gazze Şeridi’nde soykırım yaptığı gerekçesiyle, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı dava gibi, ülkeler arasındaki ihtilaflarla ilgilenen Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın aksine, özel kişilere karşı yasal işlemler yürütüyor.
İsrail Devleti, genellikle Dünya Mahkemesi olarak anılan Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) bir üyesi.
İsrail, UAD’ın yargı yetkisini tanıyor ve bu nedenle Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davanın savunmasında yer alıyor.
Ancak ABD, Hindistan, Çin, Rusya, İran ve Arap ülkelerinin çoğu gibi İsrail de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üye değil ve dolayısıyla yargı yetkisini tanımıyor.
UCM’nin aralarında Avrupa’nın belli başlı ülkeleri, Afrika ve Latin Amerika’nın büyük bölümü ile Avustralya, Yeni Zelanda ve Ürdün’ün de bulunduğu 124 üye ülkesi bulunuyor.
Savcı Karim Khan, Netanyahu ve bu ayın başlarında savunma bakanlığı görevinden alınan Gallant’ın, geçen yıl 8 Ekim’de (Hamas’ın İsrail’e  saldırısından bir gün sonra) ve bu yıl 20 Mayıs tarihleri arasında savaş suçu işledikleri şüphesiyle mayıs ayında talepte bulundu.
UCM’nin üç yargıcı, bu talebi kabul ederek, ikilinin Gazze’deki savaşla bağlantılı olarak “bir savaş yöntemi olarak aç bırakma savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen cinayet, zulüm ve diğer insanlık dışı eylemler suçlarından” cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler bulunduğuna karar verdi.
Ayrıca iki ismin, “sivil amirler olarak sivil halka karşı kasten saldırı yönetme savaş suçundan” cezai sorumlulukları olduğuna hükmedildi.
Mahkeme, “insani yardım operasyonları için erişime getirilen kısıtlamalar için uluslararası insancıl hukuk kapsamında açık bir askeri ihtiyaç veya başka bir gerekçe tespit edilemediğine inanmak için makul gerekçeler” olduğunu bildirdi.
UCM ayrıca “gıda, su, elektrik ve yakıt ve belirli tıbbi malzeme eksikliğinin, Gazze’deki sivil nüfusun bir kısmının yok edilmesine neden olacak şekilde hesaplanan yaşam koşulları yarattığına inanmak için makul gerekçeler” buldu.
Ancak “insanlığa karşı imha suçunun tüm unsurlarının karşılandığına” karar veremedi.
UCM’ye üye 124 ülke, artık Netanyahu ve Gallant’ı kendi topraklarına girmeleri halinde tutuklamak ve Lahey’e iade etmekle yükümlü.
Daha geniş anlamda, yakalama kararları İsrail’e karşı silah ambargosu ya da ekonomik yaptırımlar gibi yaptırımlara yol açabilir. Buna ek olarak, iki İsrailli lideri Rusya ve İran gibi uluslararası hukuku ihlal ettiği düşünülen ülkelerin liderleriyle bir araya getiriyor.
Bu durum, başbakanı çok sayıda Batı ülkesine ayak basamayan ya da onlarla temas kuramayan İsrail için zorluklar yaratabilir.
Netanyahu ve Gallant hakkındaki yakalama emirleri kişisel, yani çıkarılmaları diğer üst düzey İsrailli yetkilileri doğrudan etkilemiyor.
Ancak savcının daha sonra başka üst düzey İsrailli hükümet yetkilileri ya da İsrail Savunma Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı ve diğer üst düzey güvenlik yetkilileri hakkında da tutuklama emri çıkarabileceği göz ardı edilemez.
Haaretz’e konuşan uluslararası hukuk uzmanı Profesör Tamar Hostovsky Brandes, Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararlarının Mahkeme’nin nihai kararı olmayabileceğini söylüyor.
Brandes, “Özellikle askeri personele karşı olmak üzere ek yakalama emri taleplerinin gizlilik içinde sunulmuş olması mümkün. Bu tür talepler henüz yapılmamış olsa bile, gelecekte yapılabilir” diyor.
Brandes ayrıca Netanyahu ve Gallant hakkındaki yakalama emirlerinin, en azından şimdilik, mahkemenin öncelikle savaşın insani boyutuna odaklandığını gösterdiğini belirtiyor.
Demokratik ülkelerdeki üst düzey yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarıldığına dair bir emsal bulunmuyor.
Mahkeme bugüne kadar Afrika’da ve diğer Batılı olmayan ülkelerde işlenen savaş suçlarından sorumlu demokratik olmayan ülkelerin yetkilileri hakkında uluslararası tutuklama emri çıkardı.
Mart 2023’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus generaller hakkında, Ukraynalı çocukların Rusya’ya kaçırılmasında rol oynadıkları iddiası da dâhil olmak üzere Ukrayna’da işlenen savaş suçlarıyla ilgili bir soruşturma kapsamında tutuklama emri çıkarılmıştı.
Pek çok ülke, büyük bir küresel gücün lideri olan Putin’i kendi topraklarını ziyaret ettiğinde tutuklama konusunda isteksiz davrandığı için yakalama emri şu ana kadar uygulanmadı.
Ancak yakalama emri, Rusya’ya halihazırda uygulanan pek çok yaptırıma ek olarak Putin’e de bazı kısıtlamalar getiriyor.
İsrail savunma ve dışişleri bakanlıklarının temel kaygılarından biri, Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkarılmasının, çeşitli Avrupa ülkelerinde Gazze’deki savaşa katıldıkları gerekçesiyle bu ülkelerde ikamet eden ya da bu ülkeleri ziyaret eden İsraillilerin tutuklanmasına yönelik çabaları cesaretlendirebileceği yönünde.
Yakın zamanda Fransa, İspanya, Kıbrıs ve diğer ülkelerde bu tür tutuklamalar için girişimlerde bulunuldu.
Haaretz’e konuşan İsrailli üst düzey bir yetkili, Netanyahu hakkındaki tutuklama kararının, Gazze savaşına katılan herhangi bir üst düzey yetkilinin “önümüzdeki yıllarda Avrupa’ya seyahat etmenin tavsiye edilip edilmeyeceğini ciddi bir şekilde gözden geçirmesine” neden olabileceğini söyledi.
Yasal olarak İsrail’in temyize gitme hakkı var.
Ancak hükümet ve hukuk yetkilileri, UCM’nin kararını yasal yollardan geri çevirme şansının yok denecek kadar az olduğuna inanıyor.
İsrail’in elindeki tek seçenek ABD’nin mahkemenin yargı yetkisini tanıyan ülkelere baskı yaparak arama emirlerini uygulamamaları yönünde telkinde bulunması.
Ancak görev süresinin bitmesine sadece iki ay kalan Joe Biden yönetiminin böyle bir adım atması pek olası görünmüyor.
Asıl soru, yeni başkan Donald Trump’ın ne yapacağı.
UCM’nin yargı yetkisini tanımayan ve finansmanına katkıda bulunmayan Amerika Birleşik Devletleri’nin Mahkeme’nin işlemleri üzerinde doğrudan bir etkisi yok.
Ancak, diğer ülkelere yakalama emirlerini dikkate almamaları yönünde baskı uygulayabilir.
Arama emrinin çıkarılmasından sonraki saatlerde İngiltere, Fransa, Hollanda ve diğer bazı ülkeler UCM’nin kararına uyacaklarını açıkladı.
Almanya da birkaç ay önce, çıkarılması halinde bu tür yakalama emirlerine uyacağını belirtmişti. Trump bu ülkeleri kararlarından dönmeleri için tehdit edebilir.
ABD’nin Mahkeme’ye ve aralarında Savcı Khan ve yakalama emirlerini veren yargıçların da bulunduğu önde gelen personeline yaptırım uygulaması bekleniyor.
Bu yaptırımların kararı tersine çevirme ihtimali düşük olsa da, mahkem’yi yakalama emirlerini diğer İsraillilere de teşmil etmekten caydırabilir.
En uç senaryoda ise Trump, ülkelere UCM’ye sağladıkları finansmanı durdurmaları için baskı yapabilir ve bu da mahkemenin kapanmasına yol açabilir.



Source link

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir