İsveç’te ılımlı sağ partiler koalisyonunun Dışişleri Bakanı Tobias Billström, yakın zamanda hiçbir gerekçe açıklamadan istifa etti. Geçmiş yıllarda adları yolsuzlukla anılan bazı bakanların istifaları bilindik bir durumdu. Adının etrafında herhangi bir kuşku bulunmayan Billström’ün istifası şaşkınlık yarattı.
Billström’le Başbakan Ulf Kristersson arasında herhangi bir sorun yoktu. Siyasi yaşamının 15 yılını milletvekili, 10 yılını da bakan olarak geçirmişti. İstifası konusunda “rivayetler muhtelifti”.
Bakan artık köşesine çekilmek, yaşamının geriye kalan bölümünü ailesiyle geçirmek, gölde balık avlamak, bahçede toprak çapalamak istemiş olabilirdi. İlgili soruları, “50 yaşındayım ve ömrümün geriye kalan kısmını kendi istencimle değerlendirmek zorundayım” diyerek geçiştirdi. İstifa, geçmişte yaşanmış bakan istifalarını da gündeme getirdi. İstifalardan bazıları “masum” gerekçelere dayanıyordu, bazılarıysa yolsuzluk izleri taşıyordu…
‘ÇOCUKLAR ETKİLENMESİN’
Afrika kökenli kadın bakan Nyamko Sabuni, Liberal Parti lideri ve sağ partiler koalisyonunda bakandı. İsveç’e 12 yaşında gelmişti. Babası Kongolu siyasi bir göçmendi. Bakan Sabuni, hiçbir neden yokken bir sabah kalktı, düzenlediği basın toplantısıyla bakanlık ve milletvekilliği görevinden istifa ettiğini açıkladı. Hakkında herhangi bir olumsuz düşünce bulunmayan Sabuni’nin istifa nedeni çok basitti. Politikaya katıldığı güne dek sakin, huzurlu bir aile yaşamı vardı. Milletvekili ve bakan olduktan sonra ikiz erkek çocuklarını ihmal etmeye başladı. Bu yüzden aile içinde huzursuzluk yaşıyordu. Eşiyle boşanmak üzereydi. Daha fazla yıpranmamak, çocuklarına daha çok zaman ayırmak için istifa etmişti. Bir de kimse gücenmesin, politikaya bir türlü alışamamıştı…
İsveç’in efsane sosyal demokrat lideri Olof Palme’nin 28 Şubat 1986’da öldürülmesinden sonra yerine “Palme ekolünden” yetişmiş Ingvar Carlsson seçildi. Siyasetçiden çok bir bürokrat özelliği taşıyan Carlsson, iki dönem parti liderliği ve başbakanlık yaptıktan sonra, görevi Göran Persson’a bıraktı.
Sovyetler Birliği’nin dağıldığı yıllardı. Başbakan Persson, İsveç’in tarafsızlık siyasetinden uzaklaşarak küresel güçlere yöneldi. Ayrıca kişisel yaşamına düşkün bir politikacıydı. Başbakanlığının son yıllarında ikinci eşinden de ayrılarak üçüncüsüyle evlendi. Satın aldığı büyükçe bir çiftliğin üzerine görkemli bir köşk yaptırdı. “Politika yaşamım buraya kadar” diyerek Sosyal Demokrat Parti liderliğini ve başbakanlığı bıraktı.
Göran Persson’un yerine geçen Mona Sahlin de hakkındaki “çikolata yolsuzluğu” nedeniyle görevi Håkan Juholt’a devretmek zorunda kaldı. Sosyal demokrat lider Juholt da sosyal demokrat eğilimli bir gazete olan Aftonbladet’in ortaya çıkardığı bir skandaldan sonra istifa etti. Juholt, parti lideri seçilmeden bir süre önce, birlikte yaşadığı kadının evini kendisine aitmiş gibi göstererek devletten 160 bin Kron tutarında kira yardımı almıştı. Skandalın ortaya çıkarılmasından sonra borcun tamamını ödeyerek görevden ayrıldı.
Sağcı koalisyonun çalışma bakanlarından Sven Otto Littorin’in istifası, Nyamko Sabuni’nin istifasıyla benzerlik taşıyordu. O da eşinden boşanmak üzereydi. Üç çocukları vardı. Gazetelerde boşanmalarıyla ilgili olumsuz haberler çıkıyordu. Çocuklarının bu haberlerden etkilenmelerini önlemek için bakanlık ve milletvekilliği görevinden istifa etti. Daha sonra ABD’ye yerleşerek sessiz ve dingin bir yaşam sürdürmeyi yeğledi.
2006 yılında kurulan sağ koalisyonun ilk günlerinde Ticaret Bakanı Maria Borelius’un istifası geldi. Borelius, evinde kayıt dışı çalıştırdığı bir işçinin sigorta primini ve vergi borcunu ödememişti. Özel bir sohbet sırasında durumu açıklayınca kayıtlara geçen sözleri ihbar kabul edildi. Sağ koalisyonun başbakanı Fredrik Reinfeldt’in isteği üzerine istifa etti.
Reinfeldt hükümetinin Kültür Bakanı Cecila Stego Chilo da evindeki televizyonun yıllık bandrol ücretini ödememişti. Haberin gazetelerde yer almasından sonra borcun tamamını ödedi. Halka “kötü örnek” olduğunu söyledi. İsveç halkından özür dileyerek istifa etti.
SAHLİN’İN DRAMATİK SONU
Sağ koalisyonunun Milli Savunma Bakanı Sten Tolgfors ise Suudi Arabistan’la gizli yürüttüğü bir silah fabrikası projesinin ortaya çıkması üzerine istifa etmek zorunda kaldı. İsveç yasaları, diktatörlükle yönetilen ülkelere silah satılmasını veya o ülkelerde ortak silah fabrikası kurulmasını yasaklıyor.
Göran Persson’dan sonra Sosyal Demokrat Parti liderliğine Mona Sahlin’in getirildiğinden söz etmiştik. Onun da liderlik ve bakanlık görevi dramatik bir şekilde sona erdi. Sahlin, göçmen bakanı olarak görev yaptığı günlerde bir marketten satın aldığı “Toblerone” marka bir çikolatanın parasını kişisel hesabı yerine bakanlığa ait kredi kartıyla ödemişti. Bu davranışından dolayı büyük eleştirilere uğradı. Adı “Toblerone’ci Bakan”a çıktı. Hakkında yürütülen kampanyalar sonuç verdi. İsveç Sosyal Demokrat Parti lideri olarak girdiği seçimde partisine bir önceki seçime göre 18 milletvekili kaybettirdi. Seçmen, “Toblerone’ci bakan”ı cezalandırmıştı. Seçim yenilgisinden sonra şansını daha fazla zorlamadan istifa etti.
Mona Sahlin, parti liderliğinden ve milletvekilliğinden ayrıldıktan sonra ne mi yaptı? Kızının işlettiği bir otelde kat görevlisi olarak çalışmaya başladı. Gazetelerde, oteldeki yatak ve çarşafları düzeltirken çekilmiş fotoğrafları yayımlandı…