“18’İNE BEŞ KALA BÖYLEYİM İŞTE KAVİN’İM”
Erbulak, sözlerine “Uyuyan pembe bir kedi yavrusu gibi gelmiştin odaya, ben de ne yapacağını bilmeyen bir anneydim en fazla, çok mutlu, çok şaşkın biraz da endişeli bir anne, böyle bir his kalmış aklımda. Sonra bir ara seni koluma yatırmışım, birlikte ilk uykumuza dalmışız sanki. O gece çok güzel uyumuştuk. Sonra o kadar çok uyuduk ki birlikte, birkaç sene sonra anne terletme beni odana git artık dediğinde kalbime ağrı girmişti ama haklıydın kızım. Kız çocukları genellikle hep haklıdır, dünyanın en tatlı kanunlarından biri bu. Sana anlatacağım şey bu değildi, buraya nereden nasıl geldim bilmiyorum.
Üçüncü fotoğraf herhangi bir gün metroda çekilmiş. O anı, o günü hatırlamamız için özel bir nedenimiz yok. Buna rağmen o fotoğrafı gördüğüm an vagondaki aşırı gürültü, metronun kokusu ve rayların aşırı yüksek sesi doldurdu odayı. Önündeki şahane hayatını hep böyle geçirmeni istiyorum bir tanem, mutlu olduğun anların farkına varmadan, mutluluğunu hep sonradan hatırlayarak yaşa lütfen, böyle yaşa ki o sırada ne kadar mutlu olduğunu düşünmeye vaktin olmasın. Sen, sadece yaşa. Bütün güzellikler gelsin bulsun seni. Sonra bu geceki ben gibi, alelade günlerden birinde çekilmiş tamamen unuttuğun bir fotoğrafa bakarken o günün ne kadar güzel bir gün olduğunu ‘dan’ diye hatırla. Yaşam tam da böyle içinden geçmemiz gereken, hafif, inceliklerle dolu, kabalıkları asla görmezden gelemeyeceğimiz ama onlarla baş edebileceğimiz bir masal. Sadece sonu değil çevirdiğin her sayfanın sonu iyi bitsin. 18’ine 5 kala, böyleyim işte.”