Dünya küresel bir konut krizine doğru ilerliyor. Birleşmiş Milletler, dünya genelinde yaklaşık 1,6 milyar insanın konut sorunu yaşadığını açıkladı. Bu rakamın 2030 yılına kadar 3 milyara yükselmesi öngörüldü.
Amerika Birleşik Devletleri, konut krizinin yoğun hissedildiği ülkeler arasında yer aldı. Düşük konut stoku, yüksek kredi faiz oranları ile konut fiyatlarındaki yükseliş ülkedeki konut piyasası üzerinde baskı oluşturdu.
İkinci Dünya Savaşı sonrası doğrum oranlarının patladığı 1946-1964 yılları arasında doğan baby-boomer kuşağının konut piyasasına etkileri ise ilginç sonuçlar ortaya koydu.
Boomer’lar 20 trilyon dolarlık hacim ile ülkedeki emlak piyasasının yaklaşık yüzde 42’sini elinde tutuyor.
Ülkedeki konutların belirli bir kesimin elinde toplanması homojen dağılımı ortadan kaldırdı.
Baby-boomer ev sahipleri, hızla artan fiyatlardan zengin oldular. Başka bir ifadeyle ABD konut piyasasının en büyük kazananları baby-boomer kuşağı oldu.
Yani mevcut konut krizinin ortaya çıkmasında şu anda yaşları 59 ila 78 arasında değişen kişilerin ciddi payı var.
Ancak bu kuşağın üyeleri, emekli oldukça konut erişimi konusunda yeni bir zorlukla karşı karşıya kaldı.
Son 10 yılda artan fiyatları fırsata çeviren boomer’ların yaşları 80’e geldiğinde krizden zarar görmeye başladı.
Bu durum onların satışları durdurmasına ve yer değiştirmekten vazgeçmelerine yol açtı.
Harvard Üniversitesi’nin raporuna göre bu kuşak, konut ve inşaat ile ilgili yeni düzenlemelere sert bir şekilde karşı durdu.
Yaşlı ev sahipleri, inşaat sektörü toplantılarını domine ederek, konut projeleriyle mücadele etti.
Nesiller arası konut aktarımı halihazırda piyasayı etkiliyor. Boomer’ların tercihlerinin konut krizini derinleştireceği öngörülüyor.
Özellikle genç nesillerin konut sahipliğinin giderek zorlaşacağı tahmin ediliyor.