29 Ekim’de İspanya’nın Valensiya kenti başta olmak üzere ülkenin doğusu ile güneyini can ve mal kaybı olarak da etkileyen büyük bir sel felaketi yaşanmıştı. İklim değişikliğinin yoğun etkilerini deneyimlerken sıkça vurgulanan kavramlardan biri de aşırı hava olaylarındaki artış.
Ne yazık ki küresel ölçekte fosil yakıtlardan acil çıkışlar gerçekleşmez ve iklim finansmanları olması gerektiği gibi eyleme geçirilmezse hem insanlar hem de gezegen için felaket senaryoları gerçek olacak ve küresel ısınma kaynaklı aşırı hava olayları da artmaya devam edecek. Bu anlamda büyük beklentiler oluşturan ve “finans COP’u” olarak da nitelendiren COP29’un da kötü bir karnesi var. Ne karbon piyasaları ne de iklim finansmanı alanında ülkeler olması gereken beyanatları veremedi ve ortak bir dil oluşturamadı.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bu hafta dünyayı iklim bağlamında etkileyen başka bir olumsuz gelişme de yaşandı. (Donald Trump henüz göreve başlamadığı için en azından şimdilik olumsuz bir gelişme gibi görünüyor.) ABD başkanlık seçimleri sona erdi ancak etkileri yoğun ve sansasyonel bir şekilde sürüyor. Seçilmiş başkan Trump enerji bakanlığına Chris Wright’i aday gösterdi. Eğer senato bu teklifi kabul ederse yeni dönemde ABD’nin enerji bakanı bir petrol şirketinin kurucusu ve CEO’su olan Chris Wright olacak. Peki iklim retçisi olarak da nitelendirilen enerji bakanı adayı Wright bakan olursa Joe Biden’ın başkanlık döneminde yapılan yenilenebilir enerji yatırımları ve iklim değişikliği ile mücadele konusundaki adımlara ABD’nin bu yeni döneminde neler olacak? Bu soruya hem Trump’ın bir önceki başkanlık döneminin iklim stratejileri hem de Wright’ın iklim değişikliği ile ilgili açıklamaları kapsamında yanıt vermek gerek. Her ikisi de gezegensel sınırların dokuzundan altısının aşıldığı bir dünyada umuyorum bu kez insanlığı be gezegeni sağlıklı duruma getirecek hamleler yapar.
ABD’Yİ PETROL İHRACATÇISI YAPTI
Chris Wright’a biraz daha yakından bakmakta fayda var. MIT’den (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) lisans derecesine sahip olan Wright, UC Berkeley ve MIT’de elektrik mühendisliği alanında yüksek lisans çalışmalarını tamamlandı. 1992 yılında hidrolik kırılma (fracking) yoluyla ticari kaya gazı üretimi yapan Pinnacle Technologies şirketini kurdu. Hidrolik kırılmadan kısaca söz etmemiz gerekirse 1947’de bir deney olarak başlayan yöntemin ticari olarak başarılı ilk uygulaması 1949’da yapılmıştı. 2012 itibarıyla küresel ölçekte petrol ve gaz kuyularında 2.5 milyon “fracking” yapıldı ve bunların 1 milyondan fazlası ABD’deydi. Bu durum ABD’yi ham petrol ihracatçısı konumuna da getirdi. Wright, 2010’da enerji hizmetleri firması Liberty Energy’i kurmadan önce Stroud Energy’nin de başkanlığını yaptı. Açıklamalarına bakarsak insanların yoksulluktan kurtulması için daha fazla fosil yakıt üretilmesi gerektiğini de söylemişti. Çevre eylemcileri aday olarak kendisinin gösterilmesinin ABD’nin yeşil enerjiye yönelik çabalarını boşa çıkarabileceği konusunda endişeli. Donald Trump ise enerji bakanı olarak Wright’ın inovasyonu yönlendiren, bürokratik engelleri azaltan ve “Amerikan refahı ve küresel barışın altın çağı”nı başlatan önemli bir lider olacağını dile getiriyor. Doğal Kaynak Savunma Konseyi (NRDC) iklim ve enerjiden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Jackie Wong ise Wright’ı “kirli fosil yakıtların şampiyonu” olarak betimleyip Enerji Bakanlığı’nın başına getirilmesinin “feci bir hata” olduğunu söyledi.
SERA GAZI AZALMALI
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yayımlanan “Emisyon Açığı Raporu 2024” verilerine göre, kritik eşik 1.5 dereceyi aşmamak için küresel ölçekte ülkelerin 2030’a kadar yüzde 42 ve 2035’e kadar yüzde 57’lik bir sera gazı azaltım planı uygulaması gerekiyor. Eğer böyle bir oranda uygulanması gecikirse dünyamız bu yüzyıl boyunca 2.6 ila 3.1 derecelik bir sıcaklık artışına doğru yol alacak. Var olan politikaların sürmesi durumunda 3.1 dereceye kadar felaket düzeyinde bir sıcaklık artışı yaşanacak.
Oxford Sözlüğü’nde (2009) “Yerli Amerikan sözü” olarak geçen bu cümle küresel ölçekteki tüm bu gelişmelere bir yanıt niteliğinde “Son ağaç kesildiğinde, son balık avlandığında, son nehir zehirlendiğinde, işte o zaman paranın yenmediğini anlayacağız.”