Güncel müziğin tınısını takip eden, genç müzisyenlerin platformu Z Frekansı, bu hafta yeni dönem Türkçe müziğin en önde gelen seslerinden Selin Çıngır’ı konuk etti.
Selin tüm hayatını müzik üretimine adamış, bunun için mücadele vermiş, riskler almış genç bir Eskişehirli. Aslında çocukluğundan beri müziğin onun için ne anlam ifade ettiği net. Ancak buna rağmen müziğin kendisi için ne kadar büyük bir anlam ifade ettiğini kanıtlaması gereken yollardan geçti.
İlk olarak hemşirelik okuyan Selin, daha sonra bunu devam ettirmek istemiyor ve 21 yaşında müzik öğretmenliği öğrenimine geçiş yapıyor. Bir mücadele içinde ve bu mücadeleden sadece güç kazanıyor. Buradan profesyonel kariyerine yelken açıyor.
Müzik Selin için ‘çok dinlenme sayısı’ demek değil, kendini ifade etme tarzı. Bir kedinin bakışı, bir rüzgar esintisi, hayatın içinde çok küçük bir enstantane; Selin’in içinde sözlere ve notalara dönüşebiliyor.
Şarkılarının sözleri, besteleri Selin’e ait. Selin’in müziğini dinleyenler onun iç dünyasına yolculuğa çıkıyor. Bu dünyanın içi aslında aynalarla dolu. Herkesin kendini gördüğü aynalar. Selin için de müzikleri aslında eğer bir amacı varsa, bu amaç için var: İnsanlar birbirinden çok da farklı değil, aynı hissiyatta buluşmak tarif edilemez bir his…
Müzik tarzı dersek, aslında net olarak bir tarzdan bahsedemeyiz. Selin’e göre zaten spesifik bir tarza gerek de yok. Ancak nostaljik tınıları birleştirip Selin’in güfte dokunuşunu eklediğimizde ortaya harika eserler çıkıyor.
Düşünmek ve yazmak… Selin’in müziğini oluşturan en temel öğeler bunlar olabilir. Aslında bakıldığında her şarkı yapmak isteyen bu ikisini yapmadan yazamaz diyebiliriz ancak Selin biraz daha farklı. Yazarak düşüncelerini dışarı atıyor. Her gelen his, kağıtlara dökülüyor. Belki bir gün şarkıya dönüşüyor, ya da bir köşede kaderini bekliyor.
Selin bu noktada bana Haldun Taner’i hatırlattı. Büyük tiyatrocu Ferhan Şensoy’un anılarından dinlediğimiz kadarıyla Haldun Taner de her gün, her an yazarmış. Hiçbir şey bulamazsa gördüklerini yazarmış. Yazmak güzel.
Müzik endüstrisinin ticari bir metaya dönüştüğü eleştirilerine Selin de katılıyor. “Müziğe kendini adamamış, çile çekmemiş kişiler cebinde parası olduğu için dinlenme püf noktalarını ayarlayabiliyor, ‘meşhur’ oluyor ve hayatına devam ediyor” eleştirisini yapan Selin, zamanın tüketim kültürü içindeki kontrol edilemez hızlanmasına da dikkat çekiyor: “Şarkımın girişine 10 saniye süren bir dalga sesi koyduğumda çevremden, ’10 saniye uzun oldu’ eleştirileri aldım. 10 saniye dalga sesi dinlemek nasıl uzun olabilir?”
Ancak Selin umutsuz değil. Bu geri döndürülemez bir süreç değil. Sanatçının çizgisini koruması, taviz vermemesi ve müziğini yapmaya devam etmesi bir noktada farkındalıkları yeniden yaratacak.
Selin’in müziğiyle Haziran 2023’te tanıştım. “Günebakan” ile. Kendisini hiç görmemiştim hatta programın çekimine gelmeden önce yolda görsem tanımazdım. Benim için sadece harika bir sesti. Derin bir nefes alıp, ne yaşandıysa arkamızda bırakıp, akışa kendimizi bırakmamıza yardımcı olacak bir şarkının sesiyle, yaratıcısıyla güçlü bir bağ kurduğumu her zaman hissetmiştim. Yüz yüze tanışınca bu bağ daha da kuvvetlendi. Var oldukça müzik yapmak isteyen ve bu akışta savrulsa da her zaman kendi yarattığı yolu bulacağına emin olduğum, alçakgönüllü bir müzisyen Selin Çıngır.
Selin’in hikayesi size eşlik etmek için her zaman hazır. 18 Aralık’ta da İstanbul’da sahne alıyor. Gerçek bir canlı performans ve bu güzel repertuvar için şimdiden teşekkürler…