Atatürk’ün Pera Palas’ta kullandığı odası kendisine ait birçok eşya ile birlikte üzerine işlenen ilgi çekici sembollerle dikkat çeken iki halıya yer veriyor. Atatürk’ün ölümünden dokuz yıl önce bir Hint mihracesi tarafından kendisine getirilen halılar onun ölüm tarihi üzerine ilginç öngörüler içeriyor.
Bugüne kadar zaman zaman kamuoyunun gündemine gelen ancak bütünlüklü bir anlatının da var olmadığı halılar, denilene göre Atatürk ile görüşmek isteyen bir Hintli mihrace tarafından hazırlanmış. Bunun nedeni de söz konusu kişinin Atatürk’ün kendisiyle görüşmeyi kabul etmesinden duyduğu mutluluk.
Ancak Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sırasında Hintli Müslümanlar ile yakın ilişkileri olduğu ve Türk zaferinin Hindistan’ın bağımsızlığı için güç verici bir gelişme olduğu bilinse de bu kişinin kimliği ve niye Gazi ile görüşmek istediği, ne konuştukları bugüne kadar bir bilinmez olarak kaldı. Pera Palas’ın 101 numaralı odasında yer alan halılar ilgili bilinmesi gereken bir not yalnızca onun ölüm tarihine ışık tutan sembollerin işlendiği halıya yönelik anlatının kayıtlı olduğudur. Dolayısıyla diğer halıdaki sembolleri hem bu halı ile karşılaştırarak hem de mitolojik bilgilerden yararlanarak okuyabiliriz.
Bu halılar, taşıdıkları anlam bilinmediğinden ve üzerlerindeki semboller pek dikkat çekmediğinden odanın bir köşesinde 1938’e kadar beklemiştir. Atatürk’ün vefatıyla birlikte ilgi çekmeye başlayan halılar Atatürk’ün ölüm zamanına ilişkin ilgi çekici ayrıntılar içeriyor.
HALIDAKİ SEMBOLLER
Halıda bir saat dikkat çeker. Bu saatte akrep 9’u, yelkovan ise 7’yi işaret eder. Atatürk’ün kalbi dokuzu beş geçe dursa da beyin ölümünün dokuzu yedi geçe olduğu belirtilir.
Halı, Hint mitolojisine göre kötü bir gelişmeyi temsil edecek biçimde burnu aşağıya doğru ve içe dönük duran fil figürleriyle bezelidir. Saatin sol ve sağ üst köşesinde yer alan iki anka kuşu, kanatları kapalı bir biçimde durmaktadır. Bu sembol, özgürlüğün kısıtlanması ve hüzün anlamı taşır. Bir başka ilgi figür ise saat işlemesinin hemen altında halının ortasına doğru işlenmiş 10 adet şamdan. Bu şamdanların kasımın 10’unu simgelediğini düşünebilirsiniz. Halıya işlenen bir başka simge ise Hindistan’da yetişen ve çok nadir bulunan bir böceğin kabuğu. Bu böcek de ölümü simgeler. Halıda yer alan kasımpatı çiçeği, hüzünle ilişkilendirilir. Birçok kültürde ölüm çiçeği olarak bilinen kasımpatı, cenaze törenlerinde sıklıkla tercih edilir ve isminden anlaşılacağı üzere kasım ayında açar. Diğer halıda ise ilk halıda ortaya çıkan hüznün yerini insanın içine huzur veren simgelerin aldığını söyleyebiliriz. Öncelikli dikkat çeken ayrıntı, yeniden doğuşu simgeleyen anka kuşlarının kanatlarının bu halıda açılmış olması. Bu da Hint mitolojisinin önemli bir parçası olan “sonsuz yaşam”a atıf yapıyor. Bunun isterseniz Atatürk’ün “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü eşliğinde anlamlandırabilirsiniz veya Hint mitolojisine özgü yeniden doğuş inancı ile okuyabilirsiniz. Seçim sizin.
“BUNLAR BİZE DEVREDİLEN HIKÂYELER”
Pera Palas Oteli Müdürü Murat Eti u Pera Palas’ın Atatürk’ün yaşamındaki yerini sizden de dinleyebilir miyiz?
Otelimizdeki oda kendisine ait bir müze-oda. Biz de anmalarımızı bütün personelimiz ve katılmak isteyen yurttaşlarımız ile beraber burada yapıyoruz. Atatürk 1917-1926 yılları arasında defalarca otelimizde kalmıştır. Bize de bu mirası, eşyaları bırakmıştır.
Odanın ve eşyaların muhafaza edilmesi yıllar içinde nasıl sağlandı?
1981’de otelin o dönemki sahibi rahmetli Hasan Süzer, odayı Atatürk’e ithafen bir müze yapmaya karar veriyor. O günden bu yana halka açık bir müze olarak kullanılıyor. 10 yıl önce Demet Sabancı Çetindoğan ve Cengiz Çetindoğan tarafından bir özel müze konumuna getirildi. O günden bu yana özel müze konumunda misafirleri ağırlıyor.
Buraya gelenler Atatürk hakkında neler görebilir?
Özel eşyaları, Atatürk’e hediye edilen halılar, hiper gerçekçi silikon heykelimiz var. u Bu odada en çok ilgi çeken nesneler de sanırım aynı anda gelen iki halı. Evet, bu halı Hintli bir mihrace tarafından Atatürk’e ölümünden dokuz yıl önce hediye ediliyor. Çok sonra farkına varılan birtakım semboller var. Örneğin üzerindeki saat dokuzu yedi geçeyi işaret ediyor ki bu da Atatürk’ün beyin ölümünün saati. Ayrıca 10 adet mum bulunuyor ve altında da kasımpatı çiçekleri. Tüm bunların da 10 Kasım’ı ve ölüm saatini gösterdiği söylenir.
Bu sembollerin anlamları nasıl açığa çıktı?
Bunlar bize de çok önceden devredilen hikâyeler…