Gidion’un Düğümü oyunu tiyatroseverlerle buluştu


Johnna Adams’ın yazdığı, Ersin Umulu’nun yönettiği oyun, sosyal medyanın yarattığı toplumsal baskı ve şiddeti ele alırken, eğitim sistemini eleştiriyor. “Amerikan Eleştirmenler Birliği Ödülü” ile “Çağdaş Amerikan Tiyatrosu Festivali’nde (CATF) “Seyirci Ödülü” alan eserde, Özge Özder ve Özgür Kaymak rol alıyor.

Yönetmen Ersin Umulu, oyuna ilişkin yaptığı açıklamada konunun, Chicago’nun lüks bir banliyösündeki devlet okulunda geçtiğini dile getirdi.

“GİDİON’UN DÜĞÜMÜ ÇOĞU ZAMAN GERGİNLİĞİN HAKİM OLDUĞU BİR OYUN”

Eserin, öğretmen-veli görüşmesi üzerine kurgulandığını vurgulayan Umulu, “Oyun adını, ‘Gordion’un Düğümü’ efsanesinden almaktadır. Efsaneye göre kimsenin bir türlü çözemediği Gordion’un Düğümü’nü Büyük İskender kılıcıyla keserek çözer. Ama gerçek hayattaki düğümler böyle değildir. Oyunumuz, hayatta karşılaştığımız düğümlerin basitçe ikiye bölünemeyeceğini fark etmeye davet ediyor.” dedi.

Yönetmen Umulu, oyunun olay örgüsünün bir labirent gibi işlendiğinin altını çizerek, “Oyunda durumu çözmeye yönelik her girişim, daha güçlü bir düğümle sonuçlanıyor. Aşk, akran zorbalığı, öfke, korkaklık, sorumluluk, masumiyet, ifade özgürlüğü ve şiddet gibi hayatın tam ortasındaki konular, oyunun temel gündemini oluşturuyor. Gidion’un Düğümü, çoğu zaman rahatsız edici, gerginliğin hakim olduğu güçlü bir oyun. Oyun boyunca çocukların doğası gereği masum olmadıkları, tam tersine çok acımasız olabilecekleri ama aynı zamanda fiziksel ve duygusal şiddete maruz kalabilecekleri gibi ağır konularla da yüzleşiyoruz.” diye konuştu.

Umulu, oyunda farklı aktörlerin ön plana çıktığını dile getirerek, şunları aktardı:

“Gidion’un Düğümü, öğretmenler, çocuklar ve sosyal medya ilişkisi, ebeveyn-çocuk ilişkileri gibi konuları odağını alıyor. Oyun, oğlu intihar eden bir annenin bu olaydan öğretmeni suçlamasıyla başlıyor. Burada öğretmenin sorumluluğunun nerede başlayıp bittiğini düşünmeye başlarız. Aynı zamanda çocukların kendi iç dünyaları da bir mesele olarak oyunda ele alınıyor. Oyunun ilerleyen anlarında ise intihar eden kahramanımız Gidion’un babasının kayıp, annesinin de aslında oğlunu kötü yetiştirdiğine şahitlik ederiz. Oyun, ‘Ebeyenler çocuklarını yetiştirme ödevlerini ne kadar iyi yapabiliyor?’ gibi önemli bir soruyu düşünmemizi istiyor.”

“SEYİRCİYİ HEM DÜŞÜNDÜRECEK HEM KONUŞTURACAK”

Oyunun, bir çözümden çok, var olan gerilim ve problemleri gündeme getirmek istediğini vurgulayan Umulu, “Kahramanımız Gidion’un intiharının asıl nedeni, yazdığı bir kompozisyondur. Bu, tonu oldukça sert bir metindir ve sosyal medyada paylaşılmasıyla birlikte okulda oldukça büyük sıkıntılara neden olur. Okul idaresi Gidion’a yazdıklarından dolayı bir ceza verir. Burada Gidion’un da çok da masum olmadığını anlamaya başlarız. Kahramanımıza odaklanırken de onun eksik babalık ve kötü annelikle birlikte bu halde olduğunu görmeye başlarız. Oyun bize kimsenin gerçekten masum olmadığını, herkesin bu hikayedeki düğümlerin bir parçası olduğunu anlatmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Ersin Umulu, eserin seyirciyi hem düşündüreceğini hem de konuşturacağını belirterek, “Oyun boyunca, iki kadın kahramanımızın yaşadığı kayıpla başa çıkma biçimlerini ve buna eşlik eden suçluluk duygularını görme fırsatımız olacak. Gidion, öğretmene göre hasta ve sapkın, anne için ise ileride çok iyi yazar olacak bir potansiyele sahiptir. O, bir sanat dehası mı yoksa sosyopat bir karakter midir? Oyun bizleri var olan düğümlerle ilgili bir karar vermekten çok, meselenin karmaşık boyutuyla yüzleşmeye çağırıyor.” şeklinde konuştu.

Hatice Yurtduru’nun dramaturg olarak yer aldığı eserde, müziklere Barış Manisa imza attı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir