Trump’ın ekonomi adımları çelişiyor – NTV Haber


‘de artık ekonomi gündemi sadece Fed değil. Son dönemde Trump’ın açıklamaları, tarifeleri ve ABD’nin borcu. -ki bu sene 10 trilyon dolarlık bir borcu çevirecekler- ABD bu borcu çevirmek için düşük faiz mi isteyecek, yoksa enflasyon biraz yüksek kalsın ki borcu ödemekte zorlanmayalım mı diyecekler? Bunu göreceğiz.

Trump ABD ekonomisine yönelik daha “ulusalcı” bir tavır içerisinde. Üretimi içeri kaydırmak, tarifeler uygulamak vs.  Trump ulusal adımlar atıyor, gümrük tarifelerini eşitlemeye çalışıyor. Fakat bunu agresif ve belirsiz şekilde yapıyor.

Ekonomi politikaları ve realite arasında birçok çelişki var. Detaylı inceleyecek olursak;

Tarifeler

, “Ben tarife uygulayacağım, bana ne uygulanıyorsa aynını da uygulayacağım.”  diyor. Ancak ülkeler ABD’ye dolarla mal satıyorlar. Fakat ülkeler aldıkları bu dolarla yeniden dönüp ABD tahvili alıyordu. Yani ABD için win-win tarzı bir durum.

Ek gümrük tarifelerle bu ülkeler karlılığı kaybettiği gerekçesiyle “Ben de ABD’ye mal satmam” derlerse, doların kullanım alanı da zayıflar. Bu da orta uzun vadede ABD tahvilinde düşüş getirebilir.

Diğer yandan çelik ve alüminyuma 2018’de getirilen bir önceki gümrük vergisi, üretici maliyetlerini ve tüketici fiyatlarını yükseltmişti. Ayrıca 2009’da Obama Çin’den gelen lastiklere yüzde 35 ek gümrük vergisi getirdi. Uygun fiyatlı lastiklere erişim azaldı. ABD’de vergiler nedeniyle lastik fiyatları arttı. Çin’den tavuk ve otomotiv misillemesi geldi. Bu nedenle ABD ihracatı da olumsuz etkilendi. Sonuç: geçici kazanç uzun vadede ise sınırlı etki. 

Üretimde içe dönüş

Trump üretimi içeri çekeceğini her fırsatta vurguluyor. 90’lardan itibaren bakarsak ABD’nin küresel sanayide payı yüzde 50’ydi. Bugün bu oran yüzde 20. Ekonomiyi sadece hizmet sektörüyle çevirmek de kolay değil. Ancak bu çağrıya cevap verecek olan şirketler yalnızca teknoloji ağırlıklı. Ağır sanayide bu durum çok da mümkün değil. Çünkü üretim ABD’de daha pahalı. Örnek olarak elektriğe ödenen paradan tutun işçi ücretlerine kadar; şirketler tüm bu maliyetlerdense ucuz ülkelerde üretimi tercih etmeye devam edebilir.

Göçmen politikası

ABD üretimi içeri çekmek istiyorsa elinde olması gereken güçlerden biri de iş gücü. Bu iş gücünün en büyük kaynağı ise aslında göçmenler. Göçmenlere yönelik agresif tavır bu noktada üreticinin işini zorlaştırabilir. Özellikle hizmet sektöründe istihdam açığı getirebilir. Zaten işsiz başına düşen pozisyon sayısı 1’in üzerinde. Bu da maaşların enflasyondan yüksek seyretmesine sebep oluyordu. Bu durum daha da derinleşebilir.

Özetle

Tarifeler maliyetlerin nihai olarak tüketiciler ve ithal girdi kullanan şirketler tarafından karşılanacağı anlamına geliyor. Dolaylı olarak ABD vatandaşları ödeyecek. Buffett’ın dediği gibi diş perileri değil.