Yenidoğan bebekleri kendilerinin anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve bebeklerin ölümlerine neden olmakla suçlanana yenidoğan çetesi yöneticisi ve üyesi 46 sanığın yargılandığı dava, bugün saat 09.30’da devam edecek.
Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 47 sanığın yargılandığı davada, örgüt yöneticisi İlker Gönen’in tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar etmesinin ardından sanık sayısı 46’ya düştü.
Davanın dünkü duruşmasında İlker Gönen’in avukatı Aydın Mantar, duruşmanın kapalı yapılmasını talep etti.
Aydın Mantar duruşmada söz almak istedi. Mahkeme başkanı, “Dosyada müdafiliğiniz kalmadı” diyerek söz hakkı vermedi. Ardından avukat Aydın Mantar, “Vekaletle işimiz yoktur, sanık Fırat Sarı’nın avukatı olarak devam etmek istiyorum. Ben İlker ağabeyime en azından yargılanma sözü verdim. Verdiğim sözü tutamadım. Bu vebal sadece benim değildir. Soruşturmanın en başından beri servis edilen haberlerle bu insanlar yargılama başlamadan yargısız infaza uğradı. İş bu sonuca vardı. Müvekkillerin can güvenliği açısından duruşmanın kapalı yapılmasını talep ediyorum.” ifadelerini kullandı.
“OPERA BEBEĞİN DURUMU SABAH ÇOK KÖTÜYDÜ”
Duruşmada, Birinci Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan Şenay Çalıkoğlu ise tanık sıfatıyla beyanda bulundu. Çalıkoğlu, “Hayatını kaybeden Opara bebek devlet hastanesinden geldi. Ertesi gün herkes bebeğin peşindeydi. Kan almak istiyorlardı ama alamıyorlardı. Geceye kadar oradaydı bebek. Hemşire Doğukan’a ulaştım, Doğukan geldi. Doktor olarak Şeyhmus hoca vardı ama bebeğin geldiğinden onun haberi yokmuş. Ben erken çıktım, tedavi sürecini görmedim. Bebeklere ne yapılacağını Şeyhmus yönlendiriyor, Doğukan yapıyordu. Hemşire olarak Yaren ilgilendi. Bebeği sabah gördüğümde durumu çok kötüydü, baygın gibiydi ve nabzını alamıyorduk. Bebeği ilk aldığımızda entübeydi. Sabaha karşı entübe olup ölen bebekler yoğun bakımda bekletilirdi çünkü geceleri morg kapalı olurdu” diye konuştu.
Tanık doktor Oktay Torun ise “Son 7 yılda yenidoğan yoğun bakıma bakmadım. Son dönemde Fırat Sarı baktı yenidoğana. Ben bebekleri muayene etmedim 7 yıldır. Ben yenidoğan bebeklerin gündüzleri kontrollerini yapıyordum. Biz genelde poliklinik yapardık. Hastalarımın epikrinizi kendim düzenlerdim” diye konuştu.
Sanık avukatının “Hayatını kaybeden Kaya bebeğin epikriz raporlarında sizin elektronik imzanız var. Bunu nasıl açıklayacaksınız?” sorusu üzerine Torun “Ben Kaya bebeği hiç görmedim. Elektronik imzayı hep yanımda taşıyordum. Biri alıp imzaladıysa hastane yönetimi alıp imzalamıştır. Yani başhekim Ali Dirik. Kaya bebek 500 gram doğmuş. 500 gram doğan bir bebeği yaşatmak çok zor” dedi.
FIRAT SARI: “BAŞIMIZA BUNLAR GELİRSE SORUMLUSU SİZSİNİZ”
Organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı ise savunmasında, “Ben değerli bir meslektaşımı, arkadaşımı kaybettim ve bir avukatın çıkıp bizi bebek katili ilan etmesini kabul etmiyoruz. Bizim de başımıza bunlar gelirse bunun sorumlusu sizsiniz. Bu grupta olabilecek her ölümden buradaki avukatlar sorumludur. İlker üç çocuk babasıydı ve böyle bir şey yapacak biri değildi.” ifadelerini kullandı.
Savunmasına devam eden Sarı, “Suçlu olsaydık İlker intihar etmezdi. İlker bize burada güç oldu. Bilimsel kanıtlar ile önümüzde durdu. Biz kriminal insanlar değiliz. 20 yaşımdaki olayımdan dolayı yargılandım. Bir arkadaşımız canına kıydı. Gizlilik vardı soruşturmada medyadan öğrendik her şeyi. Bir hayat kuramaz olduk. Ben bu kadar algı varken SGK ne rapor verecek çok merak ediyorum. Biz bir ateşin içerisinde 10 aydır yanıyoruz. Korkunç tutukluluk koşulları yaşıyoruz. Adil yargılamak istiyorsanız medyaya yasak koymanız gerekiyor. Adalet olacaksa herkese olmalı. Geçen duruşma reddi hakim istediler. Adil yargılanmama kaygımız var. Ben ayakta duruyorsam ölmüyorsam gerçekler ortaya çıksın diye” dedi.
BEBEK ÇETESİNDE KİM KİMDİR, EN SON NE BİLİYORUZ? 10 SORUDA BEBEK ÇETESİ / HABER
DAVADA KİME NE KADAR CEZA İSTENİYOR
İddianamede, şüpheli Fırat Sarı’nın 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis cezası istniyor.
Gıyasettin Mert Özdemir’in ise kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep edildi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine dolandırıcılık suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.
ÖRGÜTÜN İKİ NUMARALI İSMİ İLKER GÖNEN CEZAEVİNDE İNTİHAR ETTİ / HABER